Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
5°
Ara

Çocuklara kıymayın efendiler...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Çocuklara kıymayın efendiler...

Cezaevinde tutuklu üniversite öğrencileri var. Her biri bir cihan parçası. İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi yahut Marmara Üniversitesi gibi kıymetli okullarda okuyan pırıl pırıl çocuklar. Neden tutuklular?

Sadece eyleme katıldıkları yahut yürüyüşe katıldıkları için. “Hak, hukuk, adalet” dedikleri için. Peki bu hak mıdır? Bakın bugün bu ülkede eşini, kız arkadaşını darp edenler yakalanıp 2 gün sonra salıveriliyor. Bir sürü kötücül suça bulaşmış insanlar hiçbir ceza almadan aramızda geziyor. Böyle bir ortamda çocuklarımızın tutuklanması hak mıdır?

Tabii ki hak değildir. Tabii ki çocuklar haksız yere içeride tutulmaktadır. Dileğim, isteğim odur ki çocuklar serbest kalsın. Ailelerine kavuşabilsin...

Bakın o tutuklu çocukların ailelerinde bazıları neler diyor. Sizin için derledim;

“Oğlum saatlerce aç kaldı!”

Oğlu tutuklanan ve İzmir Menemen Cezaevinde bulunan Yusuf Çakır, çocuğu gözaltına alındıktan sonra geçirdikleri bir günü şöyle anlatıyor:

“Oğlum 25 Mart günü gözaltına alındı 29 Mart günü tutuklamaya sevk edildi. Cuma günü sabah kahvaltı etmeden doktor kontrolüne götürüldüler. Doktor kontrolünden sonra mahkemeye gittiler ve akşama kadar bekletildiler. Mahkemeye çıktılarında saat akşam sekiz civarındaydı. Ardından 22.30 gibi cezaevine sevk edildiler. Çocuklar bu saate kadar hiçbir şey yemedi, aç kaldılar. Avukatların tüm ısrarına rağmen çocuklarımıza yemek verilmedi.”

Cezaevine sevk edilen çocukların bayram tatili sebebiyle “tecrit koğuşu” da denilen geçici koğuşlara yerleştirildiğini belirten Çakır, “Çocuğumu en yakın bu perşembe açık görüşte görebileceğim. Hesaplarına para yatırdık ama tatil sebebiyle kantin kapalıymış. 25 Mart’ta tomaların sırılsıklam ettiği elbiseleri ile duruyorlar hala. Kıyafet götürmek istiyoruz ama almıyorlar. Kıyafeti haftaya perşembe ya da cuma kapalı görüşte verebileceğimizi söylüyorlar” diye konuştu.

Çocukları gözaltına alınan ve tutuklanan tüm aileleri dayanışmaya çağıran Çakır, “Bu süreç devam edecek. Çocukların haklı talepleri olacak. Bu yapılan muamele belki de şiddetlenecek. Her talep şiddetle bastırılacak. Anne babaların dayanışma ağını büyütmeliyiz” dedi. 

“Büyük bir endişe içindeyiz...”

Kızı 24 Mart Pazartesi günü gözaltına alınan ardından salı günü tutuklanarak Silivri’ye (Marmara Cezaevi) sevk edilen Avni Gündoğan, çocuğunun önce serbest bırakıldığını bir buçuk saatte karar değiştirilerek tutuklandığını aktarıyor. Tutuklanma kararlarının en yukarıdan verildiğini ve aynı yöntemle serbest bırakılma kararlarının verilebileceğini belirten Gündoğan, “Bu çocukların sınavları başlıyor. Derhal serbest bırakılmalılar. Eğitim hakları ve anayasal hakları ihlal ediliyor” dedi. 

Tutuklanan gençlerin cezaevlerinde çok zor durumda olduklarına vurgu yapan Gündoğan, “Bu çocuklar bu ülkede; 16 milyonluk bir kentin belediye başkanının tutuklanmasına, 20 yıllık bir profesörün diplomasının ortadan kaldırılmasına, kendi eğitim hayatlarındaki fırsat eşitsizliğine, sosyal medyayı özgürce kullanamadıklarına tepki olarak bir yürüyüşe katılmış ve demokratik, meşru barışçıl bir eylemde yer almışlardır. İçerde bu çocuklar uyuşturucu satıcılarının koğuşlarına, bir kısmı tecavüzcülerin koğuşlarına bırakılmış. Hayatlarından, başlarına bir şey gelmesinden endişe ediyoruz. Bu bir tacizdir. Cezaevinde havlu, nevresim, terlik bile yok. Kağıt kalem yok. Çocuklara gazete bile verilmiyor, dış dünya ile bağlarını kopardılar. Henüz duş alıp alamadıklarını bilmiyoruz. Bütün toplumu çocuklarımızla dayanışmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. 

Anne-Baba Dayanışma Ağı üyesi aileler bugün, Silivri Cezaevi önünde kurdukları stantta, cezaevi kantininin kapalı olması ve çevrede yiyecek-içecek satın alınabilecek uygun noktalar bulunmaması sebebiyle görüşe gelen ailelere yiyecek-içecek desteği verdi.

“Ciddi hak ihlalleri var...”

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Av. Uğur Esat Keşküş, İstanbulda kolluğun keyfi tutumu nedeni ile avukat-müvekkil görüşmelerinin engellenmesi ve hatta avukatların emniyet birimlerine alınmaması, emniyet birimlerinden dışarı çıkılması gibi durumlar yaşandığını iletti. 

Keşküş, gözaltı ve tutuklama süreçlerinde yaşanılan hak ihlallerini şöyle özetledi: 

“Pek çok nezarette kötü koku, hijyenik olmayan ortamlar, kalabalık içerisinde barındırılmak zorunda kalma gibi çeşitli şikayetler mevcuttur. Kalp, şeker, tansiyon, alerji vb. hastalıkları bulunan kişilerin günlük-saatlik ilaç ihtiyaçları pek çok kez temin edilmemiştir. Bunlar dışında işkence olarak tarif edebileceğimiz kötü muamele, darp, ters kelepçe, havasız bırakılma ve yasak usuller ile avukatsız ifade alma süreçleri yaşandı.”


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *