
Gizli kahraman: Mehmet Eyyüp Aman

Ara ara köşe yazılarımda iş dünyasındaki gizli kahramanların başarı hikayelerini ve onların verdiği tavsiyeleri de sizinle paylaşıyorum. Bugün ise kendi mücadelesiyle ve emekleriyle sadece Türkiye’de değil dünyada da başarılı işlere imza atmış, kendi markalarını kurmuş önemli bir iş insanından hayat derslerini sizlerle buluşturacağım. Amn Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Eyyüp Aman’ın hem kısaca kariyerine göz atacağız, hem de kendisinin tavsiyelerinden faydalanmış olacağız.
7 yaşında iş hayatına başlayan Mehmet Eyyüp Aman, 1989 yılında ev hanımı bir anne ve hamal bir babanın ortanca çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geliyor. Babası evin gelirini sağlayan tek kişi olduğu için çok ciddi bir sorumluluk oluyor üzerinde. Babası Rami'de gıda toptancılar çarşısından bulduğu farklı ürünleri eve götürüp, çocuklarından bunları semt pazarlarında satmasını istiyor. Mehmet Eyyüp Aman ise 7 yaşında inşaat el arabalarının içine yüklediği malzemelerle İstanbul'un bütün semt pazarlarında seyyar satıcılık yapıyor. 7-8 sene boyunca seyyar satıcılık yaparak ailesine destek olmaya çalışıyor fakat bunu destek olmaktan ziyade zorunlu bir ihtiyaç halinde yaptığı için çocukluğunu pek yaşayamıyor. Arkadaşları ve akranları okul bahçelerinde top oynarken ya da seyahat ederken Mehmet Eyyüp Aman çocukluğunu semt pazarlarında satıcılık yaparak geçiriyor.
“O dönemde pek anlaşılmıyor ama şimdi baktığım zaman daha iyi anlıyorum bunun ne demek olduğunu…” -Mehmet Eyyüp Aman
Rehberlikten Ticarete
Hayatın gerçekleriyle çok küçük yaşta tanışan Mehmet Eyyüp Aman, rehberlik yapmaya başladıktan sonraki yükselişe geçen ticaret hayatını şöyle anlatıyor: “Bakırköy meydanında yürürken ‘Yarışma programına katılır mısınız?’ dediler. ‘Katılırım’ dedim. Bu benim hayatımdaki değişik kırılma noktalarından bir tanesidir ve yarışmayı kazandığım için tatil hediyesi olarak grupla beraber beni Tayland'a gönderdiler. Bizim grubumuza rehberlik yapan kişi de Taylandlı İngilizce konuşan bir rehberdi. Türkçe bilen bir rehber olmadığı için gruptaki diğer kişilere onun aktardıklarını Türkçeye çevirirken buldum kendimi. Tur bittikten sonra bana rehberlik teklif ettiler ve rehberlik hikayem Tayland'ta başladı. Daha sonra Çin’de rehberlik yapmaya başladım. Bir gün Çin'de bir çikolata şelalesi makinası gördüm ve bunun o zamanlar ticari bir fikir olup olamayacağını sorguladım ve o çikolata şelalesi makinasını bir süre sonra oradan alıp Türkiye'ye getirdim ve Türkiye'de bir AVM'de çikolata şelalesi standı şeklinde bir ticari hayatım başladı. İlk markam böyle kurulmuş oldu.”
Daha sonra diğer markalarını kuran başarılı iş insanı, markalarının büyümesinde networkün çok ciddi etkisi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Markaların büyüme hikayesi iki aşamalıdır. Birinci aşaması; sizin bir yere kadar maddi ve manevi riskleri alarak zorlayarak götürdüğünüz noktadır. Burada bazı markalar o birinci eşikte ya çökerler ya da o birinci eşiği geçerler ve devam ederler. Bizim markaların hepsi birinci eşikte bir yere kadar geldi ve o saatten sonra da şu oluyor ikinci aşamada yatırımcıların dikkatini çekiyorsunuz. Yani ‘Böyle bir marka var, böyle bir başarı var ben de buna ortak olabilir miyim?’ diye sorgulayan yatırımcılar sizin kapınızı çalıyor ve hızlı büyüyüp dünyanın farklı ülkelerinde olabiliyorsunuz.”
Aman’ın gizli öznesi
Hayatındaki gizli öznenin kamçılanma olduğunu dile getiren Mehmet Eyyüp Aman, “Her sabah uyandığım zaman ailemin ya da çocuğumun gözünün içine baktığımda, kendi yaşadığım problemlerin aynısını onlara da yaşatmama duygusu beni kamçılıyor. Ayrıca direkt veya dolaylı olarak sizden iş planı bekleyen ve her ay düzenli olarak maaşlarının ödenmesini bekleyen binlerce insan var. Bu da ikinci kamçılanmak bana göre” diyor.
En çok zorlandığı şeyi ise kıtlık zihniyeti olarak açıklıyor: “Etrafınızda sizi destekleyecek olan birilerinin olması ve bunların yakınınızda olması çok iyi olurdu. Kıtlık zihniyetinde olan, sürekli bir şeylerin kaybolacağı ihtimaline dair yorum yapan bir aileden geliyorsanız eğer, o kıtlık zihniyetinden çıkamadığınız zaman başarıya ulaşamıyorsunuz. Bir yatırım yapacaksınız, o yatırımın bedeli 100.000 dolar. ‘Ne gerek var ki? Ya kaybedersen ya olmazsa’ gibi konularla sizi sürekli kısıtlayan bir kıtlık zihniyetine sahip aile varken bir şeyleri yapmakta sürekli önünüze engeller koyuluyor. O eşiği açtıktan sonra da ortaya kanıtlı bir şey koyunca aileniz onu görüyor ve artık susuyor.”
Sizi engellemeye çalışanın bazen
kim olduğunu bile bilmiyorsunuz
Gelelim engellenmeye çalışılma konusuna. Bu konuda o kadar güzel bir cümlesi var ki Mehmet Eyyüp Aman’ın, gerçekten çok doğru: “Sizi engellemeye çalışanın bazen kim olduğunu bile bilmiyorsunuz…”
Sizi tanımayan insanlar bazen kendi yapamadıkları şeyleri siz iyi yaptığınız için kıskançlık duygusuna girip engellemeye çalışabiliyorlar. Ancak siz onların bazen kim olduğunu bile bilmiyorsunuz. Onlar çoğu zaman sizi kıskanan, zarar vermek isteyen gizli hayranlardır. Ortadaki tek problem, onların olmak istedikleri kişi olmanızdır!
Bu durumlarla karşılaştığında başarısıyla cevap veren Mehmet Eyyüp Aman şöyle diyor: “Günün sonunda arkanızdan sizinle ilgili olumsuz bir veri yayıp işinizi engellemeye çalışan insanlar olabilir; bunlar hep var olacaklar ve hala da varlar, bir türlü bitmiyorlar. Ancak günün sonunda başarınızla bazılarını susturmuş oluyorsunuz. Eğer sizi engellemeye çalışan birileri varsa bu rakibiniz olabilir hatta bazen kim olduğunu bile bilmiyorsunuz… Bir an önünüze bir şey geliyor ve bir bakıyorsunuz ki işiniz aksamış ve belki de bu sizi 6 ay, bir yıl geriye atmış belki size 1 milyon dolar kaybettirmiş. Bu durumlar beni daha çok kamçılıyor ve diyorum ki ‘Ben bunun üstesinden bu şekilde gelebilirim’ ve geldikten sonra onların ortaya koydukları engel işe yaramayınca bir daha yapma gereksiniminde bulunmuyorlar. Bu beni daha çok kamçılıyor, önüme hangi engel gelirse gelsin, ‘O engeli nasıl aşabilirim ya da onun üzerine ne düşünebilirim, nasıl bir aksiyon alabilirim?’ diye düşündüğünüz zaman aslında o engellerin hepsini aşıyorsunuz. Önümüze engeller hayatımızın her döneminde çıkıyor, çıkmaya da devam edecek. Buna alışkın olmak gerekiyor.”
Saat aşırı hayatın gerçekleriyle tanışmak
Sizce Mehmet Eyyüp Aman hayallerini mi, yoksa hayatın gerçeklerini mi yaşıyor? Bakın nasıl cevap veriyor bu duruma: “Hayallerimizi yaşayabilmemiz için öncelikle hayal ettiğimiz dünyada yaşıyor olabilmemiz lazım. Maalesef öyle bir dünyada yaşamıyoruz. Bunu sadece Türkiye koşulları için söylemiyorum dünyanın herhangi bir ülkesi böyle. O yüzden hayatın gerçeklerini yaşadığımız gerçeğini hiçbir zaman unutmamamız lazım. Hayatımızın her döneminde yüzümüze çarpıyor. Eğer ticari bir faaliyet gösteriyorsanız, şirket yönetiyorsanız, sorumluluk sahibiyseniz hayatın gerçekleri gün aşırı değil, saat aşırı karşınıza çıkıyor. Sabah uyanıyorsunuz mutlusunuz, öğlen üzgünsünüz akşam daha da üzgün oluyorsunuz yatağınıza ağlayarak giriyorsunuz. Bazı zamanlar böyle oluyor, buna işte ben saat aşırı hayatın gerçekleriyle tanışmak diyorum.”
Doğru zamanda doğru yerde
bulunabilmek çok önemli
Kendi tırnaklarıyla kariyerini inşaa eden böylesine başarılı bir iş insanının vereceği tavsiyeler elbette çok önemli. Bu yüzden yazının en önemli bölümü Mehmet Eyyüp Aman’ın tam da şu tavsiyeleri: “Doğru zamanda doğru yerde bulunabilmek çok önemli. Eğer bir arkadaşımız bizi davet ediyorsa ve çok iyi bir iş fikri varsa ne olduğunu sorgulamadan eğer vaktimiz varsa ona evet demek gerekiyor çünkü oradan nasıl bir şey çıkacağını bilmiyoruz. Bugün dünyanın en değerli şirketlerine baktığımız zaman mesela Facebook bunlardan bir tanesi. Mark Zuckerberg arkadaşlarına bir iş fikri sunuyor ve o gün o toplantıya gelenler, bugün milyon dolarlık şirketin hisse sahipleri. Tabii ki herkes bir Mark Zuckerberg olmak zorunda değil. Siz 1 milyar dolarlık değil de 1 milyon dolarlık bir şirketin ortağı da olabilirsiniz. O yüzden doğru zamanda doğru yerde bulunmak, çok fazla seyahat etmek çok önemli. Çok seyahat etmenin çok avantajı var. ‘Çok okuyan mı bilir, çok seyahat eden mi bilir?’ sorusunun cevabı bence her ikisi ama tek bir seçim hakkım olsa, eski bir seyahat rehberi olarak kesinlikle çok seyahat etmek derim. Koşullara maruz kaldığımızda her şeyin beynimizde farklı bir etkisi oluyor. Yolda giderken telefona bakmayıp etrafımıza baktığımızda gördüğümüz bir billboarddaki reklamdan etkilenip yeni bir iş fikrini keşfedip hayatımıza farklı bir yön tayin edebiliyoruz. Bence bizim ilgi alakamızın olmadığı fuarlara bile gitmek gerekiyor, çünkü oraya gittiğimiz zaman tanıştığımız insanlar, gördüğümüz sektörler bizim hayatımızda kendi şansımızı yaratmamız için birer kırılma noktası.”
kutu1
3 SORUDA MEHMET EYYÜP AMAN!
Mehmet Eyyüp Aman’a 3 tane soru sorduk. Bakın nasıl cevaplar verdi...
Kaybeden bir takımın en iyi oyuncusu olmak mı, yoksa kazanan bir takımın en kötü oyuncusu olmak mı?
“Kazanan bir takımın en kötü oyuncusu olmayı tercih ederdim. Kazanan bir takım olduktan sonra oyuncunun kim olduğu pek sorgulanmıyor, başarılı şirketlere baktığımızda mutlaka kötü oyuncu var fakat günün sonunda o kötü oyuncu olma sıfatını size kim yükledi ben ona biraz bakarım. Belki de doğru şeyler yaptınız fakat yanlış yorumlandı ama şirket yine başarılı oldu. Bir şirket başarılıysa ve o şirkette 100 kişi çalışıyorsa bunun 95'i çok iyi fakat 5'i kötüyse ben o kötüye de kötü demem açıkçası. O yüzden kazanan bir takımın kötü oyuncusu olmayı tercih ederdim çünkü o kötü oyuncunun da mutlaka minör ya da majör bir etkisi vardır.”
Piyangodan 10 milyon dolar kazanmak mı, yoksa sevdiğiniz işi yaparak yarısını kazanmak mı?
“Kesinlikle sevdiğim işi yaparak yarısını kazanmak. Kısa ama şaşalı bir ışık saçmak yerine uzun vadede kısık bir ışık saçmayı tercih ediyorum. Dolayısıyla kendi emeğinizle elde ettiğiniz bir paranın tadından yenmez. Piyangodan vuran paranın da doğru şekilde kullanıldığı zaman mutlaka bir şeylere vesile olabileceği gerçeği var ama o tarafta da çok hayırlı görmediğim bir durum mevcut. Ancak kesinlikle kendi emeğimizle elde ettiğimiz bedellerin bu hayatta çok daha yararlı ve faydalı olduğunu düşünüyorum.”
Bir şovun yıldızı olmak mı, yoksa gizli kahramanı olmak mı?
“Tabii ki gizli kahramanı. Çok fazla röportaj yapan biri değilim. Bazı röportajlara vakitten dolayı da gidemiyorum. Bazı şirketlere baktığınızda arkada bir gizli kahraman, gizem var. Aslında şirketlerdeki o gizli kahramanı hep merak ediyoruz ama günün sonunda çok işleyen de bir sistem var. Gizli kahraman olmak bence çok daha faydalı. Benim hayatımda yaptığım nadir röportajlardan bir tanesi bu. Dolayısıyla bugüne kadar çok fazla yapmadım ve bence gizli kahramanlığım belki birazcık bozuldu.”