
İstanbul'da göç zamanı

İstanbul ve çevresinde yaşanan deprem sonrasında trafik yoğunluğunun %85 seviyelerine çıktığını gördük. Üstelik şükürler olsun ki hiçbir yıkım olmadı. Peki ya bir yıkım olsa ne olacaktı?
Bu depremde İstanbul'un içinden il dışına gidenlerin trafiği yaşandı. Şehir dışından geliş yoktu. Bir yıkım olması halinde yakınları için başka şehirlerden gelenlerin akın edeceğini düşündüğümüzde İstanbul tamamen kilitlenecek. Yardım ekipleri bile şehire giremeyecek. Peki çözüm yolu ne?
En çok emeklinin bulunduğu şehir İstanbul. İstanbul'daki emeklilere memleketlerinde ya da Anadolu'daki diğer kentlerimizde konut imkanı sunulmalı. Türkiye arsa sorunu olmayan bir ülke. Tüm şehirlerde 500 metrekare bir bahçe içinde 80 metrekare, tek katlı bir sosyal konut yapmanın bugünkü maliyeti 1 milyon 800 bin TL. Devlet bu parayı 180 ayda emekliden geriye almak istese aylık 10 bin TL taksit anlamına geliyor. Emeklilerimizin pek çoğu bu teklifi kabul eder. Bu aynı zamanda emeklinin canını kurtarması anlamına geliyor. İstanbul'dan gitmek isteyen ama konut yokluğu nedeniyle gidemeyen milyonlarca vatandaşımız var. Emekliyle başlanacak bu proje diğer vatandaşlarımız için de genişletilebilir.
Devletin depremden vatandaşını koruması için artık adım atması gerekiyor. Aksi halde ekonomik sıkıntılar içinde olan, geçinemeyen emekliyi bir de deprem vuracak. TOKİ (Toplu Konut İdaresi) önceliği evi olmayan emeklilerimize vererek bu projeyi hayata geçirmeli. Kalabalık şehirlerimizdeki tüm emekliler için hem geçinmek hem de depremden korunmak için tek çıkış yolu göç.
Kentsel dönüşüm çok önemli ama çok yavaş. Sadece kentsel dönüşümle depremden korunmak mümkün değil! Kalıcı çözüm için başta emeklilerimiz olmak üzere bu şehirden gitmek isteyenlere ev imkanı sunulmalı! Aksi halde sonda sürpriz olmayacak!