Yaşamın Özü: Çocuk ve Bağlanma

Bağlanma stillerimiz, çocukluk döneminde yaşadığımız deneyimlerle yakından ilişkilidir ve erken çocukluk döneminden itibaren çocuğun ebeveyni ile kurduğu ilişki üzerinden gelişir. Yaşamın ilk aylarından itibaren şekillenmeye başlayan bağlanma stilleri, yetişkinlikte kurulan romantik ilişkiler üzerinde de etkisini gösterir.
Yaşamın özü olan bağlanma, bebek ve onun bakımından sorumlu ebeveyni arasında gelişen güven duygusunun temelini oluşturan özel bir bağ ve duygusal ilişkidir. Bebekler doğumdan itibaren çok hızlı gelişim göstermeye başlarlar ve yaşamlarını devam ettirebilmek için ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yetişkine ihtiyaç duyarlar. Bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının fark edilmesi, görülmesi ve karşılanması bebeğin annesine karşı güven bağı oluşturmasını sağlar. Aksi halde bebeğin/çocuğun ihtiyaçları yeteri kadar karşılanmadığında ya da ilgisiz kalındığında, anne ile bebek arasındaki güven duygusu zedelenmeye başlar.
Bağlanma kişinin; Duygusal esnekliğini, kendisini ve çevresini nasıl algıladığını, özgüven gelişimini, seçimlerini, kararlarını, sosyal işlevselliğini, baş etme becerilerini, yakın ve romantik ilişkilerini belirler.
Bağlanma stilleri
Güvenli bağlanma: Sağlıklı olan bağlanma türüdür. Bu bağlanma türünde ebeveyn, çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını vaktinde ve yeterli düzeyde karşılar. Güvenli bağlanan çocuk, anne ya da bakım vereni ile beraberken kaygı hissetmeden çevresini keşfetmeye başlar. Bakım verenine güven hisseder, duyarlı ve kabul edici olduğunu bilir. Ebeveyni yanından ayrıldığında ya da uzaklaştığında huzursuzlanır ancak yakınlaştıklarında rahatlar, mutlu olur ve çevresiyle ya da oyunuyla ilgilenmeye devam eder. Ebeveyn işe ya da bir yere gittiğinde çocuk üzülse bile geri döneceğini bilir ve kendini güvende hisseder. Güvenli bağlanan çocukların yetişkinlik döneminde kurdukları romantik ilişkiler genellikle güven temelli olur.
Kaygılı bağlanma: Kaygılı bağlanma türünde bakım veren ebeveyn, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılama da tutarsız davranır. İstikrar göstermez. Bu sebeple ebeveyn çocukta güvenlik duygusunu geliştiremez. Kaygılı bağlanan çocuklar, ebeveynleri onlardan uzaklaştığında yoğun bir stres belirtisi gösterir, kaygılanırlar. Ancak ebeveyn geri döndüğünde kolayca sakinleşemez, rahatlamaz ve uzak dururlar. Ebeveynine karşı öfke hissederler. Bu çocuklar, yabancılara karşı da aşırı temkinlidirler. Yetişkinlik döneminde ise terk edilme korkusu yaşarlar. Güvende hissetmezler.
Kaçıngan bağlanma: Kaçıngan bağlanma türünde bakım veren ebeveyn, çocuğuna karşı mesafeli ve ilgisizdir. Çocuğunun ihtiyaçlarını fark etmez. Ebeveyn ilgi gösterdiğinde çocuk bunu reddetmez ancak ilgi olmadığında da bunun arayışına girmez. Bakım veren ebeveynin varlığına ve yokluğuna karşı bir tepki göstermez. Bu bağlanma türünü deneyimleyen çocuk, duygularını gizlemeyi öğrenir. Bakım vereniyle güven geliştiremeyen çocuk, sadece kendisine güvenmeyi öğrenir. Yetişkinlik döneminde ise yakın ve romantik ilişki kurmaktan kaçınırlar. İnsanlarla düşünce ve duygularını paylaşmakta isteksiz olurlar.
Düzensiz/dağınık bağlanma: Bu bağlanma türünde çocuğun belirgin bir bağlanma örüntüsü yoktur. Oldukça sağlıksız bir bağlanma türüdür. Düzensiz/dağınık bağlanma türünde ebeveyn genelde tutarsız ve korkutucudur. Bu ebeveyn modelinin; kendi bağlanma türünde bir düzensizlik olduğu, geçmiş öyküsünde istismar/ihmalin olduğunu ya da psikiyatrik bozukluğa sahip olduğu yapılan çalışmalarla belirtilmektedir. Değişik davranışlar sergileyen ebeveyne karşı çocuğunda tepkileri genelde karışıktır. Çocuk bakım verenin varlığında endişeli görünür, korku hisseder, güven duymaz. Yetişkinlik döneminde ise kişi sorumluluk almaktan kaçınır, sosyal yaşamında sorunlar yaşar, kendini yönetmekte zorlanır, suça eğilim gösterir ve alkol-madde türlerini kötüye kullanımı oluşabilir.
Peki, siz hangi bağlanma türüne sahipsiniz?