
Bu kadar pahalılık fazla değil mi!

Markete gidiyoruz pahalılık var. Manava gidiyoruz pahalılık var. Kasap desen yine aynı. İnanır mısınız geçen gün arabamı yıkatayım dedim bir araba yıkatmak bile iç, dış dünya para olmuş. E ülkenin ortalaması ne? 22 bin lira asgari ücret. Emekli desen 15 bin lira alan bile çok az. Bu vaziyet içerisinde bu pahalılığa karşı asgari ücretli, emekli nasıl dayanabilir bilmiyorum.
Geçen gün bu konu hakkında uzun uzun düşündüm ve anladım ki bu ülkede emekli dediğin ya da asgari ücretli dediğin yaşayan bir ölüden farksız. Emekli evinden dışarı çıkmıyor sosyal hayatı belediye parkları falan belki. Asgari ücretli de sadece çalışıyor. Sabah uyanıyor, işe gidiyor, akşam eve geliyor, sabah tekrar işe gidiyor. Arada bir sinemaya gideyim dese, tiyatroya gideyim dese yok. Zira zaten sinema bile ateş pahası. Geçen Maria filmini izlemeye gittik iki kişinin bilet parası 500 lira. Bunun patlamış mısırı idi, suyu idi, çayı idi derken ediyor sana bin liraya yakın bir şey. Yemek falan yiyeyim dersen zaten etti iki bin lira. Ülkenin belli bir ortalaması için para olmayan şeyler belli bir ortalaması için dünya para.
Bu pahalılıkla nasıl başa çıkılır bilmem. Eskiden Orhan Veli; “Hava, bedava, su bedava” diyordu ya şimdiki hali görse o şiiri de olduğu gibi değiştirirdi herhalde. Ezcümle bedavaya bir şey kalmadı, her şey para. Her şey pahalı hem de çok pahalı. Ucuz olan ne mi var?
Sadece insan hayatı var. Evet sadece insan hayatı ucuz bu ülkede, gerisi ateş pahası. Maalesef insana, paraya verildiği kadar değer verilmiyor.
Zaten bakın bu ülkede insanların ne kadar talihsizlik içinde öldüklerini beni çok iyi anlayacaksınız. İnsanlar felaket içinde.
Ah canım ülkem,
Vah canım ülkem...