Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
9°
Ara

Biyogaz santralleri ve artan maliyetlerin gölgesinde sürdürülebilirlik mücadelesi

YAYINLAMA:
Biyogaz santralleri ve artan maliyetlerin  gölgesinde sürdürülebilirlik mücadelesi

Biyogaz santralleri, yenilenebilir enerji kaynakları arasında çevre dostu ve sürdürülebilir bir alternatif olarak öne çıkıyor. Organik atıkları enerjiye dönüştürerek hem atık yönetimine katkı sağlıyor hem de temiz enerji üretimine destek oluyor. Ancak, son dönemde artan maliyetler ve ekonomik zorluklar, bu santrallerin faaliyetlerini sürdürebilmesini giderek zorlaştırıyor.

Biyogaz santrallerinin en büyük avantajlarından biri, organik atıkları kullanarak enerji üretmesi ve böylece atık yönetimine katkı sağlamasıdır. Ancak bu süreç, yalnızca atıkların toplanması ve işlenmesiyle sınırlı kalmıyor. Santrallerin işletme maliyetleri; enerji üretiminde kullanılan ekipmanların bakımı, iş gücü giderleri ve enerji altyapısına yapılan yatırımlar gibi birçok kalemi içeriyor. 2023 yılında küresel biyogaz sektöründe ekipman ve teknoloji maliyetleri yüzde 15 oranında artış gösterdi. Türkiye'de döviz kurlarındaki dalgalanmalar nedeniyle ithal edilen biyogaz teknolojileri ve ekipmanlarının maliyetlerinde son iki yılda yüzde 40’a varan artışlar yaşandı.

Bunun yanı sıra, yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte atık toplama ve lojistik maliyetleri de yükseldi. Türkiye’de belediyelerin atık toplama maliyetleri son beş yılda yüzde 60’tan fazla arttı. Bu durum, santrallerin organik atıklara erişimini zorlaştırıyor ve atık toplama süreçlerini daha maliyetli hale getiriyor. Genel ekonomik koşullar ve enflasyon nedeniyle işletme giderlerindeki artış da santrallerin kârlılığını olumsuz etkiliyor. 2024 yılı itibarıyla enerji sektöründeki iş gücü maliyetleri, önceki yıla kıyasla yüzde 25 artmış durumda.

Biyogaz santrallerinin sürdürülebilirliği için düzenli ve yeterli miktarda organik atığa ihtiyaç duyuluyor. Ancak, atık yönetiminde yaşanan sorunlar bu süreci sekteye uğratabiliyor. Türkiye’de yılda yaklaşık 33 milyon ton organik atık üretiliyor, ancak bunun yalnızca yüzde 5’i biyogaz üretimi için kullanılıyor. Geriye kalan büyük bir kısmı düzenli depolama sahalarına veya vahşi depolama alanlarına gidiyor. Atıkların ayrıştırılmadan toplanması da biyogaz üretim sürecini daha maliyetli ve zahmetli hale getiriyor.

Biyogaz santrallerinin karşılaştığı bu zorlukların üstesinden gelinmesi için hem kamu hem de özel sektörün iş birliği yapması gerekiyor. Avrupa'da biyogaz sektörüne yönelik devlet teşvikleri sayesinde biyogaz üretimi son 10 yılda yüzde 50 oranında artarken, Türkiye'de bu alandaki büyüme yüzde 10 seviyelerinde kaldı. Devlet teşvikleri ve destekleri, santrallerin maliyetlerini düşürerek faaliyetlerini sürdürebilmelerine yardımcı olabilir. Vergi indirimleri, düşük faizli krediler ve doğrudan sübvansiyonlar gibi teşvikler, sektörün gelişimini destekleyebilir.

Atık yönetiminde iyileştirmeler de büyük önem taşıyor. Türkiye’de atık ayrıştırma oranı yalnızca yüzde 13 seviyesinde. Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran yüzde 50’nin üzerinde. Yerel yönetimlerin atık toplama ve ayrıştırma süreçlerini daha etkin hale getirmesi, biyogaz santrallerinin ihtiyaç duyduğu organik materyale daha kolay ulaşmasını sağlayabilir. Teknolojik yatırımlar da maliyetleri düşürebilir. Yerli biyogaz teknolojilerinin geliştirilmesi ve bu alandaki Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi, ithalat bağımlılığını azaltarak sektörün rekabet gücünü artırabilir.

Toplumun organik atıkların ayrıştırılması konusunda bilinçlendirilmesi de biyogaz santrallerine daha kaliteli ve düzenli bir atık akışı sağlayabilir. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de hanelerin yüzde 70’inden fazlası organik atıkları diğer atıklarla birlikte çöpe atıyor. Farkındalık kampanyaları ve eğitim programları, bu konuda önemli bir rol oynayabilir.

Biyogaz santralleri, hem çevreye hem de ekonomiye önemli katkılar sunan bir enerji üretim modelidir. Ancak artan maliyetler ve atık yönetimindeki sorunlar, bu santrallerin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Bu zorlukların aşılması için kamu politikalarının güçlendirilmesi, yerel yönetimlerin daha etkin çalışması ve toplumun bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, biyogaz santralleri gibi çevre dostu enerji kaynaklarının geleceği tehlikeye girebilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *