
Sana söz yine baharlar gelecek

Ülkemde son dönemde sözüm ona bir bahar havası var. Binlerce şehit verdiğimiz, çocuklarımızın yetim kaldığı, ocaklarımıza ateşlerin düştüğü, yıllarca yaşadığımız toprağımızı ve evlerimizi terk ettiğimiz terör belasından kurtuluş adımlarının atıldığına seviniyoruz. Savaşla, topla, tüfekle ve mücadeleyle bitiremediğimiz PKK’yı masa başında bitirmek için görüşmeler yapılıyor. Bebek katillerinin meclise davet edildiği günleri yaşıyoruz.
Vatanına ve milletine yürekten bağlı insanlarımız gibi benim de içime sinmiyor! Beşikteki bebeğe kurşun sıkanların meclise davet edilmesini sindiremiyorum. Terörün çözümü konuşularak çözülüyor ise neden bu kadar masum insan öldü. Neden bu kadar beklenildi. Yedi düvele diz çöktüren Türk ordusu bir PKK ile mi baş edemedi? Türk ordusunu itibarsızlaştırmanın manası nedir? Daha düne kadar mitinglerde ip atıp Apo’yu asalım diyenler bugün af peşindeler ve kanlı eller yüce meclise sokulmaya çalışılıyor.
Madem ki böyle bir mutlu son olacaktı, halkın seçilmiş belediye başkanları terörle ilişkili diyerek neden hapislerde? “Barışalım bu kavga bitsin” diyen aydınlarımızı terörist ilan eden kimlerdi? “Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça” diyen Terörist diye lanse edilen ve ülkeden kaçmak zorunda bıraktığınız Ahmet Kaya neden ülkesine dönemedi. Benim bildiğim teröristle pazarlık olamaz. Terörist başına imtiyazlı ayrıcalık yapılamaz.
Bu işin sonu özerklik mi olacak?
Kürt, Laz, Çerkez, Alevi ve Sünni diye Türk bayrağı altında birleşen, cephelerde omuz omuza savaşan halkı böldünüz ve ayrıştırdınız. Kendi ellerinizle yarattığınız terörle pazarlık ediliyor. Nerede Türk’ün onurlu ve gururlu duruşu. Türk milliyetçiliği nereye gitti. Herkes sus pus herkes kafasını kuma gömmüş durumda. Bu işin sonu “özerklik” olur “otonomi” olur.
Asırlar boyu Türk sancağı altında birlik beraberlik içerisinde yaşayan bir toplumu ayrıştırdık. Kendi örf adetlerini yaşamalarını yasakladık. Hatta dillerinden, düşüncelerinden, renklerine kadar muhalif olduk. Kürtçe bir türkünün kime ne zararı vardı? Evrensel olan her şey bizim istediğimiz gibi olsun istedik. Yasaklar ve dayatmacalar tepkiyi doğurdu. Bir Kürt annenin kendi dilini konuşmasının kime ne zararı olurdu?
Konu sadece Kürt halkı değil. Alevi yurttaşlarımızın evlerinin kapılarına çarpılar koyduk. Madımaklarda canlı canlı aydınlarını yaktık. Velhasıl hoşgörüyü unuttuk. Geldiğimiz sonuç ortada. Suçlu kendi öz benliği ve etik değerlerini yaşamak isteyen halk değil. Suçlu, şu yapılanları kullanarak terörist çıkaranlar, ülkeyi sen ben kavgasıyla bölmek isteyenler. Ve şimdi onlar meclise barış elçisi olarak girecekler öyle mi? Şunu unutmayalım; bu millet her defasında küllerinden yeniden doğdu ve doğmaya devam edecek. Sana söz halkım yine baharlar gelecek.
Sağlıcakla…