
Olumsuz tablo

2021 seçimlerinde yüzde 50'nin üzerinde oy alarak Kosova'yı 4 yıl rahatça yöneten Başbakan Albin Kurti hafta sonu yapılan seçimde yüzde 42'yi aşamadı. Bir önceki seçimde yüzde 48 olan katılım bu defa yüzde 40 civarında olmuş. Ülke dışından gelen oyların sayımı ile 120 sandalyeli Meclis’te milletvekili sayısı açıklık kazanacak. Partisi “Vetevendosje”nin tek başına hükümet kurması mümkün değil. Kurti için bir seçim zaferinden ziyade seçim galibiyetinden söz etmek gerek.
* * * *
Muhalefetteki 3 partinin Kurti liderliğindeki bir koalisyona sıcak bakmadıkları biliniyor. Mecliste 20 sandalye azınlıklara tahsis edilmiş, 10 milletvekili Sırp azınlığa, kalan 10 diğer azınlıklara (Türklere 2). Önümüzdeki haftalarda Kosova'dan bol bol koalisyon haberleri, duyacağız. 2010‘da 14 milletvekili çıkarabilen, bilahare her seçimde oylarını düzenli arttıran “Vetevendosje”nin önlenemez yükselişinin 2025 Şubat‘ında sonlandığı anlaşılıyor.
* * * *
Kurti’nin önderliğindeki Kosova'dan geçtiğimiz 4 yıl içinde olumlu hiçbir haber okuduğumu hatırlamıyorum. En başta, kuzey doğuda Sırp çoğunluğun yaşadığı Mitroviça'da meydana gelen şiddet olaylarına dair haberler dikkat çekiyor. AB önderliğindeki “Belgrad-Priştine Diyaloğu” nun sonuç vermeyen çalışmaları, Kosova'ya tahsis edilen AB kaynaklarının dondurulması vs. Olumlu bir gelişmeye şahit olamadık maalesef.
* * * *
Balkanlar'da AB‘ye aday ilan edilmeyen yegâne ülke Kosova. Ukrayna savaşı sayesinde unuttuğu Balkanlar'ı hatırlayan ve bölgeye geri dönen Avrupa Birliği, Bosna-Hersek’i siyasi endişelerle aday ülke ilan edince geriye sadece Kosova kalmış oldu. AB üyesi 5 ülke Kosova’yı tanımadıklarından Priştine’nin önü maalesef tıkalı. Türkiye dahil 120 civarında ülke Kosova’yı tanımış iken bugün rakam 100 civarında sabitlenmiş duruyor.
* * * *
AB üyesi olmaktan başka makul bir seçeneği bulunmayan Kosova, Albin Kurti önderliğinde, Brüksel ile ilişkileri ileri götürmeyi değil germeyi amaç edinmiş izlenimi veriyor. Muhalefet, Kurti’nin Belgrad ile ilanihaye kavga etmesinden, Brüksel ve Vaşington'u sinirlendirip öfkelendirmesinden, AB için patinaj yapılmasından rahatsız. Muhalefet, işsizliğin azalması, maaşlara zam yapılması, gençlerin ülkeyi terk etmemeleri gibi konulara öncelik veriyor.
* * * *
Kosova, Belgrad’daki görevimin son aylarında, 2008 şubatında bağımsızlığını ilan etti. Aradan neredeyse 20 yıl geçti, değişen bir şey göremiyorum, her iki taraf da yanlış politikalarda ısrar ediyorlar. Ankara'dan Kosovalı politikacılara dostça seslenmek isterim: Adını kavga ve gürültüler sayesinde duyduğumuz Kuzey Mitroviça'da yaşayan Sırplar Kosova vatandaşlarıdır. Bunların Belgrad’a değil Priştine’ye bakmalarını sağlamak Kosova’da iktidarda bulunan hükümetin görevidir.
* * * *
Belgrad-Priştine diyaloğunu yürütmekle görevlendirilen Slovak diplomat Miroslav Lajcak herhalde pes etmiş olsa gerek; yerine atanan Danimarka'lı büyükelçi Peter Sorensen'in işi hakikaten pek zor. Bir tarafta Aleksandar Vuçiç, diğer tarafta Albin Kurti, yılların denklemini çözülemez hale getirirler iken, Bosna savaşını sona erdiren efsane arabulucu Richard Holbrooke'u görevlendirseniz dahi fazla bir şey elde edemezsiniz.
* * * *
9 Şubat seçimleri sonucunda, Albin Kurti liderliğindeki hükümet gider ve yerine Batıyla iyi ilişkileri tercih eden muhalefet gelir ise, Belgrad-Priştine krizinde ilerleme sağlanır diye düşünülüyor idi. Bu yöndeki ümitler halen yarı yarıya ortadan kalkmış durumda. Başbakan Kurti hükümet kurmaya muvaffak olamaz ve erken seçim kararı alınır ise Brüksel ve Vaşington'un mutlu olacaklarına inanıyorum.
* * * *
Olumsuz tabloya baktığımızda Kosova sorunu kısa/orta erimde çözülemez sonucu çıkıyor. Ancak bu görevin Avrupa Birliği’ne düştüğünü bir kez daha vurgulayalım. Brüksel'in bugüne kadar izlediği politikalardan bir sonuç alınamadığını görmesi ve yeni çözümler üzerinde çalışmaya başlaması zorunluluk arz ediyor. Tüm yük “yumuşak gücü” ile gurur duyan Brüksel'in omuzlarında. Brüksel'in bu ağır yükün altından kalkabileceğine inanmak pek müşkül ama inşallah yanılırım.