Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
6°
Ara

Sıralardaki fotoğraflar

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Sıralardaki  fotoğraflar

2024-2025 Eğitim ve öğretim yılının ikinci dönemi, Bolu Kartalkaya’daki “ölüm oteli” yangını sonunda boş kalan sıralardaki siyah örtüler ve çiçeklerin arasındaki çerçevelenmiş fotoğraflarla başladı. Okullarda duymaya alıştığımız çocuklarımızın çıvıl cıvıl seslerinin yerini gözyaşları arasındaki hıçkırıklar aldı. On beş gündür hasretini çektikleri arkadaşlarının acı haberini almanın dayanılmaz acısını minik kalplerinde hissettiler. Onları, kendi çocukları gibi sevip yetiştirmeye çalışan öğretmenler de konuşmakta zorlandılar. Görüntüleri televizyondan izlerken ben de ağlamadım desem yalan olur.

Okullarının ilk gününde böylesi acıyı yaşayan ve arkadaşlarını anlatırken boğazları düğümlenen çocuklarımızın yaşadıkları bu travmayı ömürleri boyunca unutamayacaklarını biliyorum. 

36 masum yavrumuzun oturdukları sıralarda kendileri yerine fotoğraflarının olmasına neden olan otel yangını -cinayeti- ülkemizdeki denetimsizliğin geldiği son noktaydı. Böyle bir olay dünyanın neresinde olursa olsun yetkililer derhal istifa ederlerdi. Hele Japonya’da olsaydı harakiri yapanların sayısı da bir o kadar olurdu. Avustralya’da bir eyalet başkanı, devletin aracı ve şoförü ile bir yemeğe gittiği için özür dileyip istifa ederken biz sorumlu arıyoruz. Devlet yöneticilerinde istifa etme erdemliliği uzun zamandır unutuldu ne yazık ki…

Sorumlulardan hesap sorulacağı ve en ağır şekilde cezalandırılacakları söyleniyor. Bu, bana hiç inandırıcı gelmiyor. Aklıma Soma maden faciası, Çorlu tren faciası, Amasra maden faciası, İliç maden faciası, Balıkesir mühimmat fabrikası patlaması… Ülkemizin felaketler defteri o kadar dolu ki, hangisini söyleyelim… Hani, sorumlulara ne oldu dersiniz?...

Turizm tesislerinde, özellikle yangını önleme ve yangından korunma konusundaki denetim yetkisini doğrudan bakanlığa almanın ardında yatan gerekçenin, muhalif belediyelerin denetimler konusunda çıkarabileceklerini düşündükleri engellemelerdir.

Sağlık Bakanının hastaneleri, Kültür Bakanının otelleri, Sanayi Bakanının şirketleri... Soruyorum sizlere: Bu bakanlıklara ait tesislerde sağlıklı bir denetim yapılabilir mi?

Oysa belediyelerin muhalif olup olmamasının ne önemi vardı? İşletmeciler yönetmeliklere uyduğu sürece kim, neden sorun çıkarsın ki. Buradaki amaç insan sağlığı olduğundan devletin koyduğu kurallara uyan işletmelere kimse keyfine göre “yönetmeliklere uygun değil” diyemez.

Devlet, toplumsal yaşamı daha mutlu ve huzurlu kılmak için çalışırken birtakım kurallar koyar ve bu kurallara uyulup uyulmadığını denetler. Devlet, koyduğu kuralları nasıl “baypas ederim” derdine düşmez. İster yandaş ister muhalif olsun herkese eşit mesafede olup kuralların tarafında durur.

Yaşanan bu felaketin ardından tüm kamuoyunu empati yapmaya davet ediyorum. Koltuklarınıza oturun, kafanızı ellerinizin arasına alarak o çocuklardan birinin de sizin çocuğunuz ya da torununuz olduğunu düşünün ve yüreğinizin sesini dinleyin. Sonra da yok olan aileler gelsin aklınıza ve o ailelerden birinin de sizin aileniz olduğunu hayal edin… Hele de onların duman ve alevler arasındaki anne, baba, kurtar beni, diyen çığlıklarını kulaklarınızda duyun. Yüreğiniz dayanmıyor değil mi?..

Artık çocuklarımızın ders yapmak için oturdukları sıralarda fotoğraflar görmek istemiyoruz… 

Farklı farklı mezarlıklarda yatsalar da ölüm tarihleri ve nedenleri aynı olan 36’sı çocuk 78 insanımızın acısı yüreklerimizi yakmaya devam ediyor.

Ülkede yaşanan felaketleri kadere ve fıtrata bağlamak, kolaycılık ve sorumluluktan kaçmaktır. Bu düşünce tarzı değişmedikçe ulusça daha çok acılar yaşamamız kaçınılmazdır.

Hepimizin başı sağ olsun…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *