Deprem ve Çatalca...
Yunanistan adaları açıklarında Ege Denizinde ardı ardına oluşan depremler ve 2023 yılında yaşadığımız Maraş ve Hatay depremlerinin yıl dönümü olması sebebiyle gündem yine deprem...
Aslında gündemimiz tamamen bu olmalı... Yerel idarelerin de, genel idarelerin de, yani merkezi hükümetin de gündemi sadece depreme hazırlık yönünde olmalı.
Olası bir İstanbul depremine ne İstanbul, ne Çatalca hazır değil. Ülkemiz de bu depreme hazır değil aslında. Bir İstanbul tüm Türkiye'ye yetişebilir de, tüm Türkiye hatta çevremizdeki komşu ülkeler bile çok zor yetişir.
Yani Çatalca sarı alan olarak gözükse de, burada bir şey olmaz anlayışından uzak durmak gerekir. 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremden bu yana, neredeyse 26 senedir ne yaptık? Kaç binayı kentsel dönüşüme soktuk? Gözle görünen bir yenilenme ne kadar dikkatimizi çekti? Çatalca'nın tam göbeği yani merkezi ciddi anlamda aslında S.O.S veriyor. Bir çok binadaki kolon çatlakları sıvalar ile kapatılmış olmasına rağmen hala oturan insanlarımız var. Ciddi anlamda ilçemizde de büyük bir yıkım olacağı ihtimali kaçınılmaz.
O sebeple bir an önce komşu ilçelerimizde gördüğümüz hızla süren kentsel dönüşüm çalışmalarının ilçemizde de olması gerekiyor.
Tabi depreme hazırlık sadece binaların yenilenmesi ile olmamalı.
Olası bir İstanbul depreminde en fazla göç alacak olan ilçe de Çatalca olacaktır. Çünkü özellikle mahallelerimiz bu anlamda herkesin kaçmak isteyeceği yerler olacaktır. Çünkü İstanbul gibi bir metropolde büyük bir kaos yaşanacak ve insanlar kaçacak yer arayacaktır. Yani nüfusumuzun bir anda 300-500 bin aralığında çoğalacağının hesabı yapılmalı.
Allah göstermesin demekten başka bir şey gelmiyor şu an hiç birimizin elinden.
Kentsel dönüşüm için ekonomik anlamda güç gerekiyor. İlçe merkezinde var olan bu eski yapıların daire sahiplerinin çoğunluğu emekli ya da ekonomik olarak kendisine yüklenecek maddi külfeti kaldıramayacak durumda olan insanlar. Bir diğer konu ise mevcut yapılar yıkıldığını zaman aynı metre karede ev sahibi olamayacak olması. Çünkü genelde aynı imarda yapılamayacak. Ciddi anlamda büyük bir iş kentsel dönüşüm ama, insanlara açıklamalı. Anlatmalı. Bu şekildeki binaların bugün kendilerine ev, yarın olası bir depremde Allah korusun ama mezar olabileceğini anlatmalı. Hem de çok iyi anlatmalı. Varsın her yer çöp dağı olsun, varsın kahvaltılar, yemekler verilmesin, varsın festivaller yapılmasın, ama bu binaların dönüşümü yapılması için herkes var gücü ile elini taşın altına soksun. Yoksa bir deprem olduğunda hepimiz elimizi mecbur taşın altına sokmak zorunda kalacağız. Ve o içimizi her zaman acıtan seslenmeyi yapacağız.
Sesimi duyan var mı?
Tabi o taşların altında kalan olmaz isek...
Ciddi anlamda zor günlerden geçiyoruz. Son 5-6 yıldır olmadık felaketlerden geçiyoruz. Soluduğumuz havadan bile şüphe eder hale geldik. En ufak bir ayak sallamasında bile deprem mi oldu paniği yaşıyoruz. Kar yağacak, felaket mi olur, yağmur yağacak sel mi olur, hastanelerin acil bölümleri kalabalıklaşır salgın mı var? Hep bir panik sorgulaması yaşayan bir toplum...
Zaten ekonomik boğuşmalar, geçim savaşı falan derken, gerçekten psikolojisi alt üst olmuş bir toplumun böylesi bir depremi yaşadığı günleri düşünemiyoruz.
O sebeple gündem bu şu an. Tüm haber kanalları, tüm haber sayfaları ne zaman ki depremi bu kadar gündeme getirir o zaman bir yerlerde ciddi bir deprem olur.
Olmasın inşallah diyoruz. Ama her gün bugün olacakmış gibi de hazır olmamız gerektiğini de biliyoruz...