Halep, Şam ve Esad düşerken; Suriye (1)
Suriye Arap Cumhuriyeti'nde Beşar Esad rejimi, 8 Aralık 2024'te Heyet Tahrir eş-Şam(HTŞ) liderliğindeki muhalif grupların saldırıları sonucunda çöktü. Şam'ın düşmesi ile sonuçlanan bu gelişme 1971'de Hafız Esad'ın başkanlığıyla başlayan Esad ailesinin yönetimine son verdi. Böylelikle ülkede 60 yıldan fazla otoriter yönetim gösteren laik baas rejimine ve 53 yıllık Esad baba-oğul diktatörlüğüne son verildi.
Obama yönetiminin, Beşar Esad rejimini devirmek için desteklediği silahlı mücadeleden 13 yıl sonra, Heyat el-Şam (HTŞ) başkent Şam'ı ele geçirdi. Ancak Suriye şimdi, ABD, Türkiye ve İsrail'in her biri kendi çıkarlarının bir paylaşım ile karşı karşıya. ABD, Avrupa ülkeleri ve bölgesel güçlerin tümü, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) grubu (Levant Kurtuluş Örgütü) tarafından devrilmesini memnuniyetle karşıladılar.
Hepsi, onlarca yıldır Washington'ın bir numaralı düşmanı olduğu iddia edilmesine rağmen, savaşın harap ettiği ülkedeki jeo-stratejik çıkarlarını ilerletmek için HTŞ'yi taşeron olarak kullanabileceklerine inanıyorlar. Bu bağlamda ABD, HTŞ lideri Culani’nin başına koyduğu 10 milyon dolar ödülü kaldırdı. Keza İngiltere, ABD, Fransa, Ukrayna’dan diplomatik ve dişişleri temsilcileri HTŞ lideriyle görüştüler. Bölge ülkelerinden ise Türkiye, Katar, Libya, Lübnan,Irak ve Suudi Arabistan yetkilileri de HTŞ ile resmen basın önünde tebriklerini ileterek birlikte ortak çalışmanın yollarını istişare ettiler.
2013'te BM'nin 2254 sayılı kararı, HTŞ'nin öncüsü olan El Nusra Cephesi'ni, El Kaide ile bağlantısı nedeniyle ABD'nin yaptığı gibi terör örgütü ilan etti. Washington, 2018'de HTŞ'yi Yabancı Terör Örgütü ilan etti ve takma adı Ebu Muhammed El Colani olan Suriye lideri Ahmed El Şara'nın başına 10 milyon dolarlık bir ödül koymuştu. Ancak gelinen noktada hem ABD ve ABD hem de bölge ülkeleri HTŞ’yi resmen muhattab aldılar. Bu sırada yeni Suriye ordusunun tekrar ayağa kalkmaması için ABD ve İsrail askeri Kuvvetleri , Suriye ve İran, Hizbullah ve Rusya'nınkiler de dahil askeri üslerini ve silahlarını yok etmek için 500 civarında hava saldırısı düzenledi. Bu bağlamda Türkiye destekli Suriyeli muhalif gruplar, Menbiç'i ve Suriye'nin kuzeyindeki diğer kasabaları ABD destekli Suriyeli Kürt Güçleri'nden (PKK-SDG) ele geçirirken, SDG-PKK Deyrizor'un ve Fırat'ın batı yakasındaki petrol tesislerinin kontrolünü ele geçirmesine rağmen birkaç gün sonra geri püskürtüldüler. Keza yine İsrail, Suriye'nin Golan Tepeleri'ndeki güvenlik bölgesini ve komşu toprakları uluslararası hukuku ihlal ederek ele geçirdi.
Suriye iç savaşı, halkı insani yardıma
bağımlı hale getirirken ekonomi çöktü
Savaş, Suriye ekonomisinin iki ana direği olan petrol ve tarımı yok etti. Diğer Orta Doğu ülkelerine kıyasla küçük olmasına rağmen, petrol ihracatı 2010 yılında devlet gelirinin yaklaşık dörtte birini oluştururken, gıda üretimi GSYİH'ya benzer bir miktarda katkıda bulunuyordu. Beşar Esad Hükümeti, petrol sahalarının çoğunun kontrolünü IŞİD ve daha sonra ABD destekli PKK-SYD güçlerine kaptırdı. 2011'deki uluslararası yaptırımlar, petrol ihracatını ciddi şekilde kısıtladı ve 2023 yılında rejim kontrolündeki bölgelerde üretim günde 9.000 varilin altına (2010'da 380.000 varil/gün) düştü.
Suriye, İran'dan yapılan ithalata büyük ölçüde bağımlı hale geldi. ABD destekli güçlerin Irak'a giden Ebu kamal sınır kapısının kontrolünü ele geçirmesiyle bu durumun kısıtlansa da sınır kapısını stratejik önemini korudu. Savaş, Suriye'nin şehirlerini ve altyapısını, tarım sistemini ve sulama ağlarını harabeye çevirdi ve tarım arazilerinde, yol kenarlarında ve binalarda patlamamış top mermileri, mayınlar, misket bombaları ve diğer mühimmatlardan oluşan ölümcül bir miras bıraktı. 2011 yılında 196 ülkenin küresel GSYİH sıralamasında 68. sırada yer alan ve bir zamanlar düşük orta gelirli bir ülke olan Suriye, 2010'dan bu yana GSYİH'sının yarısından fazlasını kaybetti ve 129. sıraya geriledi. Şimdi Suriye, ailelerin masaya yiyecek koymak için mücadele ettiği düşük gelirli bir ülke olarak yer alıyor.
Ülkenin üretim tesislerinin çoğu savaşta tahrip olurken, çoğu insan şimdi düşük ücret oranlarıyla kayıt dışı sektörde çalışıyor. Hükümetin yakıt ve gıda için mevcut olan sınırlı sübvansiyonları geri çekmesiyle, aileler yurtdışında çalışan aile üyelerinden gelen havalelere giderek daha fazla bağımlı hale geldi. Özellikle Türkiye’de yaşayan akrabalarının göndereceği paralara ülkede hayati bir öneme sahip. Suriye'nin en vasıflı insanlarının göç etmesi, ülkeyi başta su ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin azalmasına ve giderek daha fazla insanın sağlığını riske atmasına neden oldu. Suriye şu anda aktif bir kolera salgını ile uğraşıyor. Tekrarlayan hastalık salgınları, su kaynaklı hastalıklar, aşı kıtlığı ve gıda kıtlığı, yetersiz beslenme oranlarının artmasına katkıda bulunuyor. Günün büyük bölümünde elektrik kesintileri yaşandığı için elektrik uzun süredir ülkenin başkneti Şam ve ticaret şehri Halep’e verilemiyor. Bu durum ailelerin buzdolapları ve çamaşır makinelerini kullanmak için gece 2'de kalkmalarına neden oluyor.
Ülkenin 21 milyonluk nüfusunun yaklaşık 10 milyonu ülkeyi terk etti. Nüfusun üçte birine tekabül eden 8-9 milyon kişi ise Suriye içinde yerinden edilmiş durumda ve bunların çoğu aşırı kalabalık kamplarda yaşıyor ve medeni, toprak ve mülk belgelerini kaybetmiş durumda. Hanelerin yaklaşık yüzde 30'u, 20-40 yaş grubundaki genç erkeklerin ölümü veya göçü nedeniyle devamsız bir üyeye sahiptir. Suriye’de aşırı yoksulluk 2010 yılında neredeyse hiç yokken, 2022 yılına kadar Suriyelilerin yüzde 25'inden fazlasını, 7-8 milyon insanı etkiledi. Uluslararası yoksulluk sınırına göre, yaklaşık 18 milyon insan (nüfusun yüzde 70'i) yoksulluk içinde. Aşırı yoksulların yüzde 50'den fazlası Halep, Hama ve Deyrizor gibi Sunni vilayetlerinde yaşıyor ve kuzeydoğudaki Kürt ve Arap vilayetler en yüksek yoksulluk oranlarına sahip.
Şubat-2023 yılında Türkiye ve Suriye'yi vuran yıkıcı depremler, Suriye'nin sosyo-ekonomik krizini yoğunlaştırdı, 6.000'den fazla Suriyeliyi öldürdü, yaklaşık 10.000 binayı yıktı ve yaklaşık 265.000 kişiyi evsiz bıraktı. Dünya Bankası'na göre, depremler Suriye'de 5 milyar dolardan fazla doğrudan fiziksel hasara ve GSYİH'de yüzde 5,5'lik bir daralmaya neden oldu. Yani 2011'de 67 milyar dolardan 2022'de 12 milyar dolara düştü. Elbette bu rakamlar resmi veriler; gayri resmi verilerin 2 katı olduğu düşünülüyor. Suriye iç savaşı birçok aileyi evin geçimini sağlayan ana hayatlarından mahrum bıraktılar ve milyonlarca insanı insani yardıma bağımlı hale getirdiler. Özellikle COVID salgını ve Ukrayna'da Rusya'ya karşı ABD/NATO öncülüğünde yürütülen savaş nedeniyle artan buğday maliyeti, ülkedeki yoksulluğu daha da artırdı.
HTŞ, devrimi yaptıktan sonra ABD ve
AB tarafından legal bir hüviyete evrildi
Rusya, Hizbullah ve İran'ın Suriye rejiminin yanında yer almasının ardından Suriye iç savaşında çatışmanın boyutu arttı ve yaklaşık 500.000 kişinin hayatını kaybettiği bir savaşı desteklediler, bu da aynı dönemde dünya çapında çatışmaya bağlı ölümlerin neredeyse yarısını oluşturdu.
Keza bugün Şam ve Esad düştükten sonra; Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık, Şam'da HTŞ yetkilileriyle bir araya geldi. Amerikalı, Fransız, Ukraynalı ve İngiliz diplomatlar, HTŞ'nin İngiltere'de yasaklanmış bir terör örgütü olmasına ve bir suç olmasına rağmen, El Şara ile görüşmeler yaptı ve onunla fotoğraf çekti. Londra, Suriye ve Suriyeli mültecilere insani yardım için 50 milyon sterlin göndereceğini duyurdu. Katar, ülkenin yeni liderleriyle diplomatik ilişkilerini yeniden kurdu.
Türkiye, Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açtı. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türk televizyonunda yaptığı açıklamada, "Bu grubu Türkiye'den daha iyi kimse tanıyamaz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın HTŞ'ye askeri ve lojistik destek sözü vermesi ve Körfez ülkelerinden destek almaya çalışması, Suriye'nin Ankara ile stratejik bir ilişki geliştireceğini duyurmasına neden oldu.
Arap Birliği ve Körfez ülkeleri Şam ile ilişkilerini yeniden kurmaya başladı. Özellikle Katar ve Suudi Arabistan’ın finansal destekleri ülkenin kalkınmasında ve uluslararasılaşmasında belirleyici bir etkiye neden olacaktır.
Suriye'de İran'ı zayıflatmak ve tecrit etmek için ABD,İngiltere Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve İsrail tarafından finanse edilen, yönetilen ve sağlanan rejim değişikliği vekalet savaşının başlamasından 13 yıl sonra, 12 günde büyük oranda hedefine ulaştı. İran, Suriye ve Lübnan’da prestijini kaybetti. Siyasi ve idari üstünlüğünü Sunni gruplara bıraktı. Yakın zamanda Irak’ta benzer bir durumun gelişmesi an meselesidir.Bu, bölgenin petrol ve gaz kaynaklarını kontrol etme ve Rusya, İran ve Hizbullah’ın Ortadoğu'daki etkisini yitirdiğinin de bir göstergesidir.
Suriye’de en çok kazanan Türkiye, ABD ve İsrail oldu.Elbette her üç ülkenin menfaatlerinin çakıştığı noktalar olduğu için Fırat’ın doğusu ve golan başta olmak üzere çatışma ve rekabet durumlarını göz ardı etmiyoruz.
Suriye’de Esad ve BAAS rejiminin çöküşünün hızı, yalnızca Esad'ın kasıtlı olarak geri adım atmasına değil, aynı zamanda Moskova ve Tahran'ında gücünüde yitirdiğini de gösteriyor. Suriye'nin Tartus'taki deniz üssünden savaş gemilerini çeken Kremlin, Esad'ın çöküşüne ilişkin hiçbir açıklama yapmadı. İran, Şam düştükten sonra ilk hafta sessizliğe bürünürken Suriye’de alevi grupları tahrik ederek ebedi bir radikalizme doğru bir gidişata gidiyor.