Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Rain and snow
5°
Ara

Fener kendine yenildi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Fener kendine yenildi

Beşiktaş’ın krizlerle mücadele ettiği, başkan ve hoca değişikliği yaptığı bir ortamda herkesin favorisi tabii ki Fenerbahçe idi. Benim gibi tecrübeli Fenerbahçeliler ise bu maçta bir sorun olacağını biliyordu. Unutmayın ki Fenerbahçe için garanti maç diye bir şey yoktur. Mahalle takımı ile maç yapsa bile kaybetme potansiyeli her zaman mevcuttur. Gel gelelim rakip mahalle takımı değil Beşiktaş’tı. Ellerinde İmmobile, Rafa ve Gedson gibi yıldızlar olmasına rağmen Fenerbahçe’yi bu yıldızlar yenmedi.Fenerbahçe aslında kendi kendine mağlup oldu. Ben iki takımın da ortaya güzel bir futbol koyabildiğini düşünmüyorum.Kadro kalitelerine baktığımda Fenerbahçe bir değil birkaç gömlek daha üstündü. Ancak bu üstünlük sahaya çıkan 11 için geçerli değil. Mourinho elindeki kadroyu en kötü hangi şekilde kullanacağını düşünüp bunu uygulamış olmalı.Benim hoca konusunda görüşlerim artık hepinizin malumu. Fenerbahçe seçimde birlik, beraberlik kazandı ama İsmail Hoca’yı kurban etti. Mourinho’nun göze çirkin gelen, tatsız tuzsuz nasıl olsa kazanırım futbolu artık iyice can sıkmaya başladı. İsmail Kartal’ın mirası da bitip gitti. Bundan sonrasında daha çok puan kaybı ve daha kötü oyunlar bizleri bekliyor gibi görünüyor.

FENERBAHÇELİ OLMAK

Her hafta bir hevesle ya stadyuma gidiyoruz ya da televizyon karşısına kurulup tüm haftanın stresini atmak istiyoruz. Tam 90 dakika sonra daha büyük bir acı ve stres ile yüklenip tüm hafta bununla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Biz Fenerbahçeliler’in çektiği zulüm artık canımıza yetti. Sırtımı yaslayıp güle eğlene keyif alarak maç izlediğim çok az maç hatırlarım. Yeni nesilde çocuklar artık Fenerbahçe’yi tutmamaya başladı,başarısızlıktan sıkılan taraftarlar takıma küstü. Biz her şart altında son nefesimize kadar Fenerbahçeliyiz. Ancak bir kan kaybı olduğunu da görmemek için kör olmak gerekiyor. Tıpkı yönetimin kör olduğu gibi. Bizler artık haklı ya da haksız bahane istemiyoruz. Sonuç istiyoruz.Son Şampiyonlar Ligi maçımızı hatırlamayan, doğmamış olan Fenerbahçeli çocuklar liseye geçti.Diğer takım taraftarlarının dalga geçip, takıldığı kadar var. Fenerbahçe’ye ve Fenerbahçeliler’e bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Enteresandır ki tepki kültürü de ortadan kalktı. Yönetimden beklentimiz tartışmasız bir şampiyonluk kadrosu ve sahada iyi oyundu.Buna söz vermeye gerek bile kalmayacak bir kadrodan bahsettiler ama yanına bile yaklaşamadılar. Genel kulüp politikası olarak, ikili ilişkiler olarak, Fenerbahçe’nin haklarını savunma konusundaki tavır olarak ve ekonomik olarak Ali Koç’u hala destekliyorum. Ancak sportif olarak kendisinin basiretsiz olduğunu ve bu işten anlamadığını düşünüyorum.

YANLIŞLARDAN DOĞRU ÇIKMAZ

Gelelim tekrar maça. Kadroyu gördüğümde bu maçta en fazla bir puan alabileceğimizi düşündüm. Son zamanlarda gördüğüm en kötü kadro mühendisliği olduğunu söylemem lazım. Sokaktan geçen herhangi bir taraftar bile bu kadar kötü bir kadro ile bu maça çıkmazdı. Beşiktaş’ın mevcut halinde ilk yapılması gereken şey yüklenip ilk golü erken bulmak ve o dağınık ruh hallerinden faydalanıp farkı arttırmaktı. Sahada oynarken bile yüzlerinden anlaşılan mutsuzluk, belirsizlik ile Beşiktaş’lı oyuncular kafalarında maçı kaybetmişlerdi ama karşılarına Fenerbahçe mucizesi çıktı ve Beşiktaş’ı maça ortak edip oyuncularını cesaretlendirdi. Beşiktaş’ın iki stoperi de düzenli oynamayan ve kapasiteleri belli olan isimler. Neredeyse 40 yaşındaki Dzeko’yu ikisinin kucağına atıp işi şansa bırakmak yerine bu maça çift forvet çıkıp her stoperin başına bir forvet dikilebilirdi. Maximin’e yer bulmak için Tadic ve Oğuz’un yerlerini değiştirip ne olduğu belirsiz bir çorba yapmaktansa kanatlardan birisini yedek bırakmak daha sağlıklı olurdu. Her ne kadar taraftarlar ve bazı meslektaşlarım övse de Amrabat defanstan pasla çıkmak için doğru isim değil. Bu paraların topçusu hiç değil.Rakibi üstüne çekip pasla geriden oyun kurmak için ise iki tane ayağı kötü stoperi sahaya koymak intihar diyebilirim. Samet ve Djiku topu kendilerinden bir sonraki kademeye aktaramıyor, aktarsa da top hücuma geçemiyor.Kaptırılan toplar Livakovic için tehlike oluyor ve Mourinho da bizim gibi seyrediyor. Bu kadrodaki en kaliteli stoper Becao’dur.Kullanılması gerekiyor. Mert Müldür disiplin anlayışı iyi olsa bile ayağı çok düzgün bir oyuncu değil.Geride oynayan bu isimlerden ayağı en güvenilir isim maalesef Livakovic. Durum böyle iken defanstan çıkışlarda kalp spazmı geçirten bir Fenerbahçe’ye mahkum olduk. Mourinho’nun artık anlaması gerekir ki bu takım kontra atak kollamak yerine rakibin üstüne çöker, çökmeli.

EN İYİSİ HAKEMDİ

Derbi konusunda hakeme de bir parantez açmak gerekir. Maçın hakemi oyunun çok durmasını istemedi. Oynatma taraftarı idi.İkili mücadelelerde düdüğü hemen ağzına götürmek yerine topun oyunda kalmasını sağladı. Bence iki taraf için de belli bariz bir hatası yoktu. Ne Fener hakem ile kaybetti diyebilirim ne de Beşiktaş hakeme rağmen kazandı. Futbolun sahada olmadığı, nadiren güzel enstantaneler izlediğimiz maçta hakem oyunun daha da çirkinleşmesinin önüne geçen isimdi. Bu vesile ile Mehmet Türkmen’i tebrik ediyorum ve önümüzdeki haftalarda da bu performansının devam etmesini umuyorum. Ligimizde topun oyunda kalma süresini arttırma konusunda en büyük iş hakemlere düşüyor. Ligin seyir zevkini arttırmanın yolu topu sahada tutmak. Top sahada kalırsa daha çok gol, daha çok pas, daha çok çalım izleriz. E bizler de bunun için bu spora bu kadar para ödemiyor muyuz?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *