Zeytinburnu Belediye Meclisi’nin nisan ayı toplantısında tutuklanan belediye başkanları tartışıldı. Gündem dışı söz alarak grubu adına konuşan CHP Grup Sözcüsü Hüseyin Üsküdar, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ile başlayan süreci değerlendirdi. Asıl amacının İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını iptal ettirmek olduğunu belirterek, tutuklanan belediye başkanlarıyla ilgili tepki gösteren Üsküdar, iktidarın sandıkla yenilmeyeceğini bildiğini hukuk eliyle saf dışı etmeyi hedeflediğini ifade ederek, “Hiçbir somut kanıta dayanmayan, gizli tanık ifadeleriyle rastgele oluşturulduğu her halinden belli iddianamelere dayanarak belediye başkanlarımız ve çalışma arkadaşlarının tutuklu yargılanması açıkça itibar suikasti hedefi taşımaktadır. Yaşanan olaylar Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçmiştir” dedi.
Millet bu düzeni bozar
Protestonun da Anayasal bir hak olduğunu vurgulayan Üsküdar, gencecik çocukların gözaltına alınarak bayramı ailelerinden uzakta geçirmelerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Gözaltında kötü muameleye maruz kaldıklarına dair iddiaların incelemeye muhtaç bir konu olduğunu belirten Üsküdar, boykot çağrısı yapan sanatçıların gözaltına alınıp sindirilmeye çalışılmasını, basının karartılmasını, kurulmak istenen düzenin niteliği olarak değerlendirdi. Üsküdar, konuşmasının sonunda, “Millet bu düzeni bozar. Milletimiz iradesine, cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkmaya kararlıdır. Tutuklu tüm arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını, milletimizin iradesine, saygı duyulmasını talep ediyoruz. Bu haksız ve hukuksuz uygulamalardan vazgeçin. Toplumun temeli adalettir, temeline dinamit koymayın. Hukuku siyasi emellerinize alet etmeyin” dedi.
Büyük bir saygısızlık
Üsküdar’a cevap veren Ak Partili Muhammet Kaynar, özellikle son dönemde yargı süreçleri üzerinden yürütülen siyasi tartışmaların kamuoyunu gereksiz yere meşgul ettiğini, kurumların itibarını da zedelediğini belirtti. Anayasanın açık olduğunu, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, yargının da bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından Türk milleti adına kullanıldığını ifade eden Kaynar, hiç kimsenin ayrıcalıklı olmadığını, bu nedenle bazı soruşturmaları doğrudan iktidarla, Cumhurbaşkanıyla yahut Ak Parti ile bağlantılı ilan etmenin büyük saygısızlık olduğunu belirtti. İBB’de, 2019 yılından bu yana usulsüzlük, yolsuzluk ve terör örgütleriyle ilişki konusunda ciddi iddiaların her zaman gündeme geldiğini, para kulelerinin belgelendiğini, hukuka aykırı işlemlerin de kamuoyunun gözleri önünde olduğunu söyleyen Kaynar, bu tür güçlü iddialar karşısında da savcıların soruşturma açmasının hem doğal hem de bir gereklilik olduğunu vurgulayarak, “Bu süreci siyasi diyerek itibarsızlaştırmak hukuk devletini yok saymaktır” diye konuştu.
Toplumsal barışa tehdit
“Ne yazık ki İBB Başkanlık makamı uzun süredir kişisel siyasi kariyer planlarının amacı haline gelmiştir” diyen Kaynar, “Yürütülen soruşturmalar mağduriyet söylemleriyle siyasallaştırılmakta, delillerin yerini algılar almaktadır. Oysa mahkemeler yalnızca dosyalardaki delillere göre karar verir ve karar verecektir. Hukuk devleti iddiaların ciddiyetini, delilleri değerlendirmesini ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını gerektirir. Sokağa çıkın, yargıya baskı kurun, boykot edin çağrıları hem hukuk düzenine hem de toplumsal barışa tehdittir. Ana Muhalefet Partisi dünyada zulmü tescillenmiş zalimlere karşı boykot çağrısı yapmazken bu ülkenin yerli ve milli markalarına karşı nasıl böyle bir girişimde bulunabilir?” ifadelerini kullandı.
SUÇLU DEMEDİK MASUM DEMEYİN!
Kent Uzlaşısı ile CHP’den Meclis Üyesi olan Abdulcebar Barış, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Kaynar’ın bu kadar basit, suçlayıcı, iğneleyici ve üstenci bir üslupla konuşmasının kendisini üzdüğünü söyledi Barış, “Bu bize yakışmıyor. Bu ülkede en büyük yarayı hukuk almıştır. Beylikdüzü Belediye Başkanı olmuş, sonra İBB Başkanı olmuş, bir dönem geçirmiş, ikinci dönem yine İBB Başkanı olmuş ve Cumhurbaşkanı adayı olana kadar diplomasıyla ilgili tek bir sorun yokken Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra bütün bu felaketlerin başına gelmesini bir hukuk olarak değerlendirirseniz kendinizi de bizi de toplumu da kandırmış olursunuz. Eğer Sayın Ekrem İmamoğlu yolsuzluk yapmışsa burada bu kadar cemaatin önünde söylüyorum, adaletin önünde hesabını vermeli. Babam da olsa hesap vermeli. Ama sadece siyasi rakibini yenmek için hukuku sopa olarak kullanıyorsa bu büyük bir vicdansızlık ve bu topluma yapılacak en büyük zulümdür” dedi. Barış’ın, siyasi tecrübesi olduğuna inandığını ama siyasette söz kullanılırken nereye varacağını düşünmesi gerektiğini söyleyen Kaynar ise “Hele hele vitrinin camdansa başkasının vitrinine asla taş atmayacaksın” dedi. Kaynar, soruşturma aşamasında olan iddialarla ilgili savcının iddianame hazırlayacağını ifade ederek, “Henüz yargılama bile başlamadı ki siz nereden masumu ilan ettiniz? Biz suçlu ilan etmiyoruz ama siz de masum ilan etmeyin. Bırakın yargı süreci işlesin” ifadelerini kullandı.
