![yazar](https://www.damgagazetesi.com/uploads/users/avatar-1735217348.jpg)
Fazladan izahat lisanen kabahattir
![Fazladan izahat lisanen kabahattir](https://www.damgagazetesi.com/cropImages/760x/uploads/makaleler/2025/2/675-fazladan-izahat-lisanen-kabahattir.jpg)
Hepimiz çevremizdeki insanlarla veya onlardan biriyle mutlaka problemler yaşayabiliyoruz. Bazen aniden gereksiz tartışmaların veya haksızlıkların ortasında bulabiliyoruz kendimizi. Böyle olunca sanırım birçoğumuz kendisinin haklı olduğunu ispatlamak için aynı şeyi yapıyor. Sürekli açıklamalar, tartışmalar, anlasın diye uğraşmalar, haklılığını ispatlama çabaları ve kendini ifade edebilmek için ses yükseltme.
Daha önceki yazılarımda bağırmanın nedenini “bağırdığınız insanın aslında size o an en uzak insan olduğunu, sizi anlamadığını ve bundan dolayı ona sesinizi duyurmak için bağırma durumunun ortaya çıktığını” yazmıştım.
Elbette ne olursa olsun bağırmak alsa iyi bir şey değil. Fakat bu yanlışa düşürülebiliyoruz kimi zaman. Ancak bu son derece yanlış çünkü sizi normal sesle anlamayan insan bağırınca mı anlayacak?
Bu mücadelelerden haklı çıktığınızı hiç gördünüz mü?
Mücadele diyorum çünkü bu durumlar insanı yoran ve derin bir strese sokan gereksiz kaoslardır. Bağıra bağıra, tartışa tartışa ben haklılığını kabul ettiren insan hiç görmedim. Göreceğimi de sanmıyorum çünkü insanı bu duruma sürükleyen kişi, “yalnızca kendisi isterse anlar ve yalnızca kendisi isterse hak verir.”
O yüzden kendinizi anlatmak için hiç boşuna uğraşmayın.
Herkes kendi kafasında diğer insanlar hakkında belli başlı yargılara varır. Masumluğunuzu suçlu olarak algılayabilirler, içtenliğinizi fazlalık olarak görebilirler ve temizliğinizi kirli diye adlandırabilirler. Bazen bunları en yakınınızdakiler de yapabilir, uzağa gitmeye de gerek yok. Hayatım boyunca hep şunu söyledim: “İnsanların ne düşündüğünün bir önemi yok, önemli olan benim ne düşündüğüm. Çünkü bu benim hayatım. Ben kendimi bildikten sonra geri kalan hiç kimse bilmese de olur. Zira bizi anlamak isteyen zaten anlayacaktır. Yormayacaktır, olmadığımız bir insan yerine koymayacaktır.”
Ben zamanla insanların kafasında düşünüp haksızlık yaptığı kişilere kendi kendine hak verdiğini çok gördüm. Çünkü kendi kafalarının içinde düşünüp bazen ya vicdanları tutar, ya egolarını ve öfkelerini kenara bırakırlar ya da canları öyle ister ve size hak verirler. Ama sakın unutmayın ki bu hak vermeyi yapan sizin konuşmalarınız değil, onların canının istemesidir.
Tam da bu yüzden zaten insanlar belli bir zaman sonra kaybettiklerinin değerini anlar.
Bu yüzden böyle şeylere maruz kaldığınızda bir iki cümle söyleyip kenara çekilmek en iyisidir. Anlamayan kulak varsa sessizlik tek çaredir. Eğer duvar bile daha iyi anlayacaksa, tepkisiz kalmak en doğrusudur.
“Söz kifayetsiz kalacaksa, susmalı insan. Fazladan izahât, lisânen kabahattir…” Cemil Meriç