Afrika’da bilanço
2019 başından bugüne, her sene değişiminde kaleme aldığımız yıllık Afrika değerlendirmelerine bu yıl da devam ediyoruz. Değerlendirmeye 2024’te kazananlar ve kaybedenlerle başlıyoruz.
Fransa: 2023 yılında olduğu gibi, 2024 yılında da, Afrika'da kaybeden ülkelerin başında Fransa geliyor; Avrupa Birliği’ni de peşinden sürüklüyor. Öncekilere ilaveten, geçtiğimiz sene Senegal, Çad ve Fildişi Sahili'nden kovuldular. Halen Afrika'da sadece iki üsleri kaldı:
* * * *
Batıda Gabon'da (350 asker), doğuda ise Cibuti'de (1500 asker). Fransa resmi ağızlardan, çok eleştirilen köhne Afrika politikasının (Françafrique) sona erdiğini duyursa da ilişkilerdeki sömürgeci unsurların devam ettiği, Emmanuel Macron'un yediği tokatlardan gerekli dersi çıkaramadığı gözleniyor. Paris'in Sahel’de karşılaştığı hezimetin Avrupa Birliği’ne yansımasından ötürü bazı üye ülkelerin yakındıkları duyuluyor.
* * * *
ABD: Biden döneminde Afrika'ya geri dönen ABD'nin, Sudan, Etiyopya, Kenya, KDC, Nijerya, Libya, Angola gibi kritik ülkelerde siyaseten hayli etkili olduğu kabul görüyor. 4 yıl içinde, başkan yardımcısı, dışişleri bakanı, first lady, BM nezdindeki büyükelçisi ve hazine bakanının Afrika'ya ziyaretler gerçekleştirdiklerini izledik. Geçtiğimiz aralık ayında Başkan Biden'ın, Angola'ya tarihi bir ziyaret yapmıştı.
* * * *
Başkan Biden‘ın nadir ve kıymetli madenlerin ABD'ne ihraç edilmesini sağlayacak Lobito Koridoru projesine desteğini duyurduğunu basından okuduk. ABD-Afrika liderler zirvesi de (2022 sonu) hesaba katıldığında, Biden döneminde, Vaşington'un, kıtada senelerdir zemin kazanan Çin ve Rusya'nın karşısında dikildiğini söyleyebiliriz. Peki Trump efendi Afrika'da neler yapacak? Biden’ın kazanımlarını heba mı eder, yoksa üzerine bir şeyler mi koyar? Bilen var mı?
* * * *
Çin: Pekin, son 15-20 yıl içinde Afrika'da kazandığı ağırlığı muhafaza etmek yanında, ilişkilerini geleneksel altyapı ve madencilik alanından bir üst lige çıkarmayı (çevreci, katma değerli yatırımlar vs.) hedefliyor. Sahel ülkelerinde Rusya'nın Batının yerine geçmesi tabiatıyla Çin'in işine geliyor. Batının Çin’in Afrika'yı borç batağına sürüklüyor iddialarının yalan ve yanlış olduğunu önceki yazılarımızda vurgulamıştım.
* * * *
Avrupa başkentleri, Vaşington'un propagandasını kenara iterek, Afrika'da elini taşın altına koyan Türkiye ve Çin gibi ülkelerle kıtanın kalkınması yönünde iş birliğini geliştirmeli. Afrika'da rağbet gören Türk şirketleriyle iş yapmak Avrupa'nın kıtada önünü açar ve menfaatlerine uygun düşer. Çok korktukları yasadışı göçü engelleyecek en etkili yolun bu üçlü (Türkiye-Çin-AB) iş birliği sayesinde, kıtada istihdam, üretim ve refah artışı olduğunu ne zaman kavrayacaklar?
* * * *
Rusya: Moskova, Ukrayna savaşının getirdiği zorluklara rağmen Afrika nezdinde itibarını koruyor, kıtaya yönelik taahhütlerini yerine getiriyor. Geçtiğimiz yıl ilave kazanç kaydedemese de bir zarara uğramadı. Suriye'de başı derde giren Rusya'nın, 2025 yılında, Libya’da (Bingazi yakınlarındaki Al-Khadim’e ilaveten) ve Kızıldeniz kıyısında deniz üsleri imtiyazı elde etme çabalarına şahit olacağız.
* * * *
Türkiye: Ülkemiz Afrika'da diğer bölgelerden daha başarılı, kıtaya ihracatımız ve yatırımlarımız düzenli artıyor. Somali’ye gösterilen özel ilgi çerçevesinde, Mogadişu limanını, havalimanını işletiyor, ordusunu ve donanmasını eğitiyor; bu ülke açıklarında petrol arıyoruz. Savunma sanayimizin ihracatındaki artış (özellikle Sahel ülkelerine) stratejik değerimizi yukarı çekiyor ve bu husus batılı basında teyit görüyor.
* * * *
Üst düzey ziyaretler karşılıklı devam ediyor, TİKA, Maarif Vakfı ve THY iyi çalışıyor. Son defa Etiyopya ve Somali liderlerinin Ankara'da barıştırılmaları Türkiye'nin kıtadaki özgün, itibarlı ve etkili oyuncu konumunu teyit etti. Bu defa Sudan ve BAE'nin barıştırılmaları konusunda işe giriştiğimizi anlıyorum. Bu pek iddialı bir görev, başarıyla sonuçlanırsa alkışlar Türk Dışişlerine.