En büyük engel maliyet!
Maliyet, hidrojenin yaygınlaşmasının önündeki en büyük engel. Bugün fosil yakıtlardan üretilen hidrojenin maliyeti 1-2 $/kg arasında değişirken, yeşil hidrojenin maliyeti ise 3-8 $/kg seviyesinde. Ancak BloombergNEF'e göre 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji maliyetlerindeki düşüş ve elektrolizör teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte yeşil hidrojenin maliyeti fosil yakıtlarla rekabet edebilir düzeye gelecek.
2050 yılına kadar hidrojen ekonomisine yapılacak toplam yatırımın 15 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu yatırımlar, altyapı projelerini, elektrolizör üretimini ve yeşil hidrojenin lojistiğini kapsıyor.
Hidrojen enerjisi yalnızca elektrik üretiminde değil, sanayi ve ulaşım sektörlerinde de önemli bir dönüşüm potansiyeline sahip. Özellikle çelik ve çimento üretimi gibi karbon yoğun sektörlerde hidrojen, fosil yakıtların yerini alabilir. Bugün dünya çapında üretilen hidrojenin yüzde 55'i gübre üretimi ve kimya sanayisinde kullanılıyor.
Ulaşımda ise hidrojenle çalışan yakıt hücreli araçlar (FCEV), bataryalı elektrikli araçlara (BEV) alternatif olarak görülüyor. Toyota, Hyundai ve BMW gibi otomotiv devleri hidrojenli araç teknolojilerine yatırım yapıyor. Avrupa’da hidrojenle çalışan trenler halihazırda kullanılmaya başlandı.
Türkiye, coğrafi konumu ve yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde hidrojen ekonomisinde kilit bir rol oynayabilir. Türkiye’de, rüzgâr enerjisinin toplam kapasitesi 11 GW, güneş enerjisinin ise 10 GW seviyesine ulaştı, bu altyapı hidrojen üretimi için kullanılabilir. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yaptığı enerji işbirlikleri, hidrojenin ihracatı için de stratejik bir avantaj sağlıyor.
Hidrojen enerjisi, küresel enerji sistemlerinde köklü bir dönüşüm sağlayabilecek bir potansiyele sahip. İstatistikler ve trendler, yeşil hidrojenin hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli bir çözüm sunduğunu gösteriyor. Ancak bu dönüşümün gerçekleşebilmesi için güçlü bir politika desteği, yatırımlar ve uluslararası işbirlikleri gerekiyor. Doğru adımlar atılırsa hidrojen, geleceğin yakıtı değil, bugünün çözümü haline gelebilir.
Dipnot: Türkiye'nin yenilenebilir enerji ve hidrojen politikalarını şekillendirmesi, enerji bağımsızlığı ve iklim değişikliği ile mücadele açısından çok önemli bir adım olacaktır.