Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Rain and snow
5°
Ara

Simli kartpostallar ve musmutlu yıllar

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Simli kartpostallar ve musmutlu yıllar

Eskiden yılbaşı yaklaşırken kırtasiyelerin vitrinleri rengârenk kartpostallarla dolup taşardı. Hele o simli kartpostallar... Onların yeri bir başkaydı. Kim bir simli kartpostal gördüğünde heyecanlanmazdı ki? O parıltılı yüzeylere bakar, adeta içindeki büyülü dünyaya dalardık. Sanki o karlı kasabada yürüyen bizdik ya da üzeri ışıklarla süslenmiş o yılbaşı ağacının altında hediyelerimizi açan çocuklardık. Kartın arkasına yazılmış birkaç güzel cümle ise bu hayali daha da özel kılardı:

“Yeni yılınızı en içten dileklerimizle kutlar, sağlıklı ve mutlu bir yıl geçirmenizi dileriz”

Babam postacıydı. Yılbaşı geldiğinde işi iki kat artar, özellikle okullardan okullara taşınan kartpostallardan ayakları şişerdi. Biz çocuklar için bu tam bir ritüeldi. Sıra arkadaşımıza kartpostal gönderir, onun postacının getireceği o küçük kartı heyecanla beklediğini bilirdik. Babam ise bu tatlı karmaşayı gülerek anlatır, bazen de şakayla karışık söylenirdi:

“Çocuklar, birbirinize kartpostal göndermek için postacıları bu kadar koşturmayın. Kartları birbirinizin çantalarınıza koyun, hem ekonomi olur hem biz yorulmayız!”

Ama biz yine de gönderirdik. Çünkü o kartları almak, çocukluk dünyamızda yılbaşı neşesinin en büyük parçalarından biriydi. Bugün dönüp düşündüğümde, o zamanlar daha mı mutluyduk, yoksa çocuk olduğumuz için mi her şey daha güzel görünüyordu, bilmiyorum. Ama o eski simli kartpostallar, o saf heyecan ve sıcacık hisler hâlâ zihnimde çok canlı.

O dönem yalnızca çocuklar için değil, büyükler için de kartlar ve mektuplar birer anlam köprüsüydü. Özellikle gurbetçiler için yılbaşı kartlarının ve mektupların değeri bambaşkaydı. Uzak diyarlarda çalışan ya da yaşayan insanlar, bir araya gelemeseler de sevdiklerinin yazdığı birkaç satırla özlemlerini dindirirdi. Bir annenin çocuğuna yazdığı mektup, kardeşin kardeşe gönderdiği bir yeni yıl kartı ya da sevgililerin uzak şehirlerden birbirine gönderdiği hasret dolu notlar… Her biri, sevinç ve özlemi aynı zarfın içinde buluşturan küçük mucizelerdi.

Bugün, teknoloji sayesinde iletişim çok daha hızlı ve kolay. Ama o zamanki samimiyet, emek ve özen, başka bir anlam taşıyordu. Bir kartpostal seçmek, arkasına yazılacak cümleleri düşünmek, en güzel pulun hangi olacağına karar vermek bile başlı başına bir heyecandı. O kartları alıp okumak ise bir mutluluk şöleni…

Belki artık simli kartpostallar hayatımızdan çıktı, yerlerini dijital mesajlar aldı. Ama geçmişin o sıcak ruhunu hatırlamak, o eski heyecanı anımsamak hâlâ mümkün. Belki bir gün, yine o simli kartpostalları hayatımıza geri döndürürüz. Ya da geçmişin bu zarif geleneklerinden ilham alıp sevdiklerimize yeniden yazmayı hatırlarız.

Musmutlu yıllarımız olsun. Geçmişin sıcaklığıyla geleceğe umut dolu bakabildiğimiz yıllar… Kim bilir, belki yeniden parıltılı kartpostallarla birbirimize dokunuruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *