Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Ara

Can kırıklarından inciler çıkarmak

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Can kırıklarından inciler çıkarmak

Yine yeni bir yılı geride bıraktığımız bu günlerde, tecrübelerimizi bir hazine gibi arttırıyoruz. Bazen gülümsemeyle kucaklıyor ve bazen de can kırıklarına yeni renkler ekliyoruz. Hayat, hep bir döngü içinde; bazen sabahın erken saatlerinde başlayan bir neşe, bazen de bir gecede içimizi hırpalayan kırılmalarla dolu. Ama bir şey var ki, her kırık, her gülümseme, bizi daha da derinleştiriyor.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi:
“Ne içindeyim zamanın /

Ne de büsbütün dışında...”

İşte tecrübelenen yaş, tam da bu “içindeyim” ve “dışındayım” arasındaki ince çizgide yaşanır. Hayat, tıpkı bir atlı karınca gibi dönerken, siz de her turda biraz daha derinleşir, biraz daha neşelenirsiniz. Bazen yavaş, bazen hızlı, bazen yükseklere çıkar, bazen de alçalırız. Ama her seferinde, karşımıza çıkan yeni bir manzara, yeni bir bakış açısı vardır.

Hayat, tecrübelenen yaşla birlikte biraz daha acı dolu ama esprili bir hâle gelir. Hani acı bir yemek yerken iştahınızı daha da açar ya, hayatta aynen böyledir. Eskiden her zorlukta bir fırtına koparır, her kayıp sanki dünyayı yıkacakmış gibi hissedilirdi. Ama şimdi, tıpkı bir atlı karınca gibi, yukarı çıkarken hep bir gülümsemeyle iniyorsunuz. Çünkü ne kadar kırılırsanız kırılın, bir şekilde yeniden ayağa kalkmayı öğreniyorsunuz. 

O kırıklar, işte tam o noktada hayatın en parlak anlarına dönüşür. Çünkü artık, her düşüşün ardından gelen yükselişin ne kadar değerli olduğunu biliyorsunuz.

Japonların kintsugi sanatı gibi, her kırık, altınla birleşip bir sanata dönüşebilir. Kırıklar, bizim hikâyemizi anlatan ve bizi daha değerli kılan parçalardır. Artık bir kırıldığınızda üzülmek yerine, “Bu da benim mozaiğimdeki bir parça” diyebilirsiniz. Zamanla, hayatı ciddiye almıyor, ama kendinizi ciddiye alıyorsunuz. Çünkü büyümek, bir anlamda kırıklara gülümsümeyi bilmekle ilgilidir.

Ve işte bu yüzden, her kırık bir başka inciye dönüşür. Çünkü tıpkı bir atlı karıncada olduğu gibi, düşüşler sadece geçici; önemli olan, tekrar kalkıp gülümsemek ve yolumuza devam etmektir. Hayatla barışmak, onu bazen bir şaka gibi almak, en büyük güçtür.

Bir zamanlar kalbimizi kıran bir söz ya da bir davranış, şimdi bize esprili bir anekdota dönüşür. Eskiden bir yanlış anlaşılma, günlerce aklımızı kurcalardı. Şimdi? “Ne var ki?” diyorsunuz, geçmişin hatalarını sevinçle hatırlıyorsunuz. Ve bu da sizin hayatınızın bir parçası haline geliyor. Çünkü zamanla, yaşamın tüm kırılgan yanlarını kabullenip onlarla barışmak, aslında onları sahiplenmeyi öğrenmektir.

Güzellik, kırılmaların ardından doğar. Her kırık, sizi daha derin ve daha güzel bir insan yapar. Ve hayat, o en parlak yerinden sizi sarar, bir sarılma gibi.

Can kırıkları ile dolan inci taneleri; unutmayın ki hayatınız ,kırıklardan oluşan sizin tercihleriniz den oluşan bir sanat eserinizdir. Bütün can kırıkları, sizi şekillendiren, size derinlik katan anılardır. Ve belki de bu yaş, hayatınızı en neşeli şekilde keşfetmek, her bir kırığı bir inciye dönüştürmek için tam da doğru zamandır.

Çünkü nihayetinde hayat, her kırığı kabullenip onu parlatmayı başardığınızda güzelleşir. Kendinizi bir sanatçı gibi düşünün; hayat, sizin mozaiğinizdir. Nasıl şekillendireceğinizi seçmek de sizin elinizdedir.
Giden can kırıkları olsun, gelen herşeye ve herkese rağmen yeni yeniden gülümseyerek yeniden doğacak olan güneşi selamlamayla olsun.

Ve yeni yıl, umudun, bereketin, sağlığın, mutluluğun, dürüstlüğün ve güzelliklerle sarmalanan egodan uzak, kırıcı olmayan samimi insanları getirsin. Her bir kırık, bin inciye dönüşsün; her bir gülümseme, hayatı daha da parlak kılmaya devam etsin.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *