Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Rain and snow
5°
Ara

Tam yarım çeyrek dönemi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Tam yarım çeyrek dönemi

AKP 22 yılda gerçekten ülkeyi nereden nereye getirdi. Şahlanıyorduk, enflasyon tek hane olacaktı. Dolar ve avro paramızla eşitlenecek. "Ben ekonomistim" diyen Reis bolluk bereket vaat etti. Sonra ne dedi dostlar; "Başkanlık sistemi getirmek gerek böyle olmuyor.” Getirmeden "Verin şu garibe bir oy bakın Başkanlık sistemiyle nasıl he yer güllük gülistanlık olacak" demişti. Ne dediyse tersi çıktı. Bakmayın siz AKP ve şürekasının içi boş söylemlerine ülkemiz gittikçe her yönüyle hızla çöküşe devam ediyor. Örneğin; artık kiloyla meyve-sebze alma devri kapandı. Meyveler taneyle alınıyor. Sebzeler ise ikiye ya da dörde bölünerek satılıyor. AKP'lilere bir tavsiye olsun gidip pazarda şöyle bir dolaşsın. Pazarda ‘yarım brokoli’, ‘çeyrek karnabahar’ diye fiyat etiketlerini görünce belki ne demek istediğimi vatandaşın da nasıl bir sıkıntı içinde olduğunu belki anlayabilir.

Ekonomide işler iyi gitmiyor. Enflasyonla mücadele programındaki başarısızlık, TÜİK’in zorlama rakamlarıyla bile örtülemiyor. Enflasyonda belirgin bir düşüş olacağı masallarına artık hiç kimse inanmıyor. TÜİK’in çizmeye çalıştığı sanal iyilik tablosu, yoksullukta birleşen milyonların gündeminde bile değil. Vatandaş kredisini, kredi taksitlerini, kredi kartı borcunun asgarisini bile ödeyemiyor. Özellikle gıda fiyatlarındaki fahiş artışlar, gıdaya erişim konusunda çok ciddi bir sıkıntı olduğunu ortaya koydu. Kasım ayında geçen yıla göre; meyve fiyatları yüzde 142,4, sebze fiyatları ise yüzde 253,4 oranında arttı.

Emekli yine hüsran

Birde yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam oranları, milyonlarca çalışan ve emekli için büyük bir merak konusu haline geldi. Görünen odur ki yine evaucunu yalayacak milyonlarca emekli ve asgari ücretli. Zaten asgari ücrete 100'de yüz zam bile yapılsa bugün yine 75 bin liralık yoksulluk rakamının altında kalıyor. 10 Aralık’ta yapılan ilk toplantıda herhangi bir rakam açıklanmazken, gözler 16 Aralık’taki kritik toplantıya çevrildi. 2023’te enflasyon yüzde 64,77 seviyesinde devam ederken, asgari ücret Ocak-Haziran döneminde 8 bin 506,80 TL’ye, Temmuz-Aralık döneminde ise 11.402,32 TL’ye yükseltildi. Ancak yüksek enflasyon karşısında bu artışlar da yetersiz kaldı. 2024 yılının Kasım ayında enflasyon rakamı yüzde 47.09 olarak açıklandı. 2024’ün başında ise asgari ücret 17 bin 2 TL olarak açıklanmıştı. Önümüzde süreç ise uzmanlar asgari ücretin artışının yüzde 25/30 seviyelerinde olmasını bekliyor.

Tam 76 bin lira!

İstanbul Planlama Ajansı'nın verilerine göre, kasım ayında İstanbul'da dört kişilik bir ailenin yaşam maliyeti, bir önceki aya kıyasla yüzde 2,68 artarak 75 bin 717 liraya ulaştı.İstanbul Planlama Ajansı, kasım ayına ait yaşam maliyeti araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Veriler İstanbul'da yaşamın giderek daha pahalı hale geldiğini gözler önüne serdi.

Dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, kasım ayında bir önceki aya göre 1978 lira artış göstererek 75 bin 717 liraya çıktı. Böylece İstanbul’da yaşamanın maliyeti bir önceki aya göre yüzde 2,68 arttı. Ocak ayında yaşam maliyeti 53 bin 58 lira düzeyindeydi. Böylece İstanbul'da yaşamanın maliyeti 11 ayda yüzde 42,70 oranında bir arttı. Bir önceki yılın kasım ayına göre ise İstanbul’da yaşam maliyetinin yıllık artış oranı yüzde 59,43 olarak gerçekleşti.

Politik bir mesele

Asgari ücretle ilgili konuşan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bir istisna olması gereken asgari ücretl ülkemizde maalesef ortalama ücret haline geldi. Bugün bu mesele sadece ekonomik bir mesele değil, politik bir meseledir.” diyor.  Türkiye’de asgari ücret uzunca bir süredir Aralık aylarının en önemli gündem maddesi. Ancak son yıllarda, özellikle yüksek enflasyonlu bir döneme geçmemizle birlikte asgari ücret yılın sadece son aylarında değil yıl boyunca süren bir tartışma haline geldi. Bunun nedeni asgari ücrete dair hükümet çevrelerinin bile kabul ettiği acı bir gerçeğe dayanıyor. Bir istisna olması gereken asgari ücret ülkemizde maalesef ortalama ücret haline geldi. Bugün asgari ücret meselesi sadece ekonomik bir mesele değil, politik bir meseledir” dedi.

Kötüleşen sıralamalar

Uluslararası eğitim sıralamalarında Türkiye’nin yeri ne yazık ki iç karartıcı. Örneğin, World Popülation Review’a göre Türkiye’nin seviyesi açısından dünyada 41. sıradayken, World Economic Forum sıralamasında ise ne yazık ki 99. sıraya geriledi. Bu sıralamalar, eksik yanlarına rağmen, Türkiye’nin eğitim sisteminde yapısal ve sistematik sorunlar yaşadığını açıkça göstermektedir.

Bu sonuçlar, “eğitimsiz bir nüfus daha kolay yönetilir” gibi karanlık bir stratejinin ürünü olabilir mi? Eğitim seviyesi düşük bir toplumun demokrasi ve özgürlük taleplerinin daha cılız olacağı gibi bir varsayımla mı hareket ediliyor? Akılcı ve hızlı, kaliteli kalkınmayı hedefleyen bir iktidar, bu soruları boşa çıkartarak eğitim reformunu ilk sıraya koymalı, topyekün kaynaklarını bu alana seferber etmeli.

Stratejik eğitim konusuna en fazla kafa yoranlardan birisi Emin Orhan, “Uzun vadeli eğitim yatırımları gerçekleştirilmeden ve insana yatırım yapılmadan rekabetçi olunamayacağı açık. Eğitim ve üretim iç içe olmalı. Eğitmeden üretemezsiniz; üretmeden refah ülkesi olamazsınız. Eğitim, bireye özgür olmayı, yetenek ve becerilerini ortaya koymayı sağlar. Kendi öz mücadelesini verme yetişini kazanmış birey, kendi kapısını süpürecek kadar donanımlıysa, herkesin başarılı olduğu bir ortamda sonuç da mutlu edici olacaktır. Kanada Eğitim Sistemi, eğitimde eşitlik ve fırsat yaratma açısından dünya çapında bir örnek teşkil etmektedir. Kanada’da her öğrenci, ailelerinin gelir durumuna bakılmaksızın aynı standartlarda eğitim alır. Türkiye de eğitimde bölgesel eşitsizlikleri ortadan kaldırmalı, özellikle kırsal kesimlerdeki okulları daha donanımlı hale getirmelidir.” diyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *