Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) doğumu; “Kendiliğinden başlayan, doğumun başlangıcından bitimine kadar düşük riskli devam eden, 37- 42. hafta arasında baş gelişiyle fetüsün kendiliğinden doğması ve doğum sonrası anne ve bebeğin iyi durumda olmasıdır.” diye tanımlamıştır. Doğum, normal (vajinal) ve sezaryen (ameliyatla) doğum olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleşebilir. Normal doğum, anne ve bebek sağlığını en üst düzeyde koruyan, diğer yönteme göre annenin gebelik öncesi yaşantısına daha çabuk döndüğü, ebelerin yardımının yeterli olduğu bir süreçtir. Sezaryenle ise tıbbi olarak belirtilen nedenlerle kullanıldığında anne ve yenidoğan ölümlerini etkili bir şekilde önleyebilen cerrahi bir işlemdir.
Peki son dönemlerde durum ne?
Son yıllarda sezaryen oranı doğum sırasında ağrı korkusu, doğumun aileler veya sağlık çalışanları için en uygun zamanda planlanmasının kolaylığı, sezaryenin bebek için daha az travmatik olarak algılanması, idrar kaçırma sorununu azalttığı, cinsel yaşama daha tatmin edici bir şekilde dönüldüğü vb. gibi düşünceler sebebiyle artmıştır. Ancak sezaryenin tıbbi gerekçeler dışında yapıldığında anneler veya bebekler için faydalı olduğunu gösteren hiçbir kanıt yoktur.
Olması gereken ne?
Avrupa Perinatal Tıp Derneği (EAPM) ve Avrupa Ebeler Derneği (EMA) 2024 Ocak ayında ülke düzeyinde sezaryen yüzdelerinin %15-20 aralığında olması gerektiğini bildirmiştir. İdeal veya optimal sezaryen oranı net olarak bilinmese de, anne ve bebek sağlığı üzerine kısa ve uzun dönem sağlık riskleri bilinmektedir. Bu yüzden sadece tıbben zorunlu oldukça yapılması önerilmektedir. Hedef belli bir sezaryen oranı yakalamak değil, anne -bebek sağlığı açısından tıbbı gerekliliği olan kadınlara sezaryen uygulanmasıdır.
Dünyadaki durum ne?
Dünya genelinde sezaryen oranları da artış göstermektedir. Örneğin, Brezilya’da sezaryen oranları yüzde 55’leri bulurken, Amerika Birleşik Devletleri’nde bu oran %31 civarındadır. Avrupa’da ise bu oranlar ülkeden ülkeye değişiklik göstermekte olup, İtalya’da %35, Almanya’da %32, İsveç gibi ülkelerde ise %17 seviyelerinde seyretmektedir. Türkiye’nin %60,1 oranı, artışa rağmen dünya genelindeki en yüksek oranlar arasında Meksika ve Dominik Cumhuriyeti ile yer almaktadır.
Yeni bir eylem planı
Anne ve bebek sağlığını korumak ülkelerin sağlık politikalarında öncelikli hedefler arasındadır. Bu durum pek tabii Bakanlığımızca da öncelikli ve 3 Ekim 2024 tarihinde “Doğal olan Normal Doğum” sloganıyla “Normal Doğum Eylem Planı” devreye girmiştir. ülkelerde sezaryen oranları halen %20’nin altındadır. Sahra altı Afrika ülkelerinde karşılanmamış ihtiyaca bağlı düşük sezaryen oranları görülmektedir.
Ülkemizde durum ne?
Türkiye’de sezaryen oranları son yıllarda büyük bir artış göstermiştir. 2000’li yılların başında %20 civarında olan sezaryen oranları, 2013 yılı itibarıyla %50’nin üzerine çıkmıştır. 2022 Sağlık İstatistikleri Yıllığı'na göre, Türkiye'deki sezaryen oranı %60,1 olarak kaydedilmiştir. En yüksek sezaryen oranlarının özel sağlık kuruluşlarında (%74,2), en düşük ise kamu hastanelerinde (%41,8) olduğu görülmüştür.
Sezaryenin dezavantajları
DSÖ, tıbbi gereklilik olmadıkça sezaryenin yapılmaması gerektiğini vurgulamakta ve bu cerrahi müdahalenin yalnızca gerekli durumlarda kullanılması gerektiğini belirtmektedir. Sezaryenin tıbben gerekli olmadığı halde uygulanması anne ve bebek üzerinde kısa ve uzun vadeli sağlık risklerini artırmaktadır. Bu riskler arasında enfeksiyon, kanama, iyileşme süresinin uzaması, ameliyat sonrası ağrı, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve sonraki gebeliklerde komplikasyon risklerinin artması yer almaktadır. Sezaryen sonrasında annenin hastanede kalma süresi daha uzun olmakta ve iyileşme süreci, normal doğuma göre daha zorlu geçmektedir. Ayrıca sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde solunum sıkıntıları ve anne sütüyle beslenmede gecikme gibi olumsuz etkiler gözlenme ihtimali normal doğuma göre daha yüksektir.
Normal doğumun avantajları
Normal doğum hem anne hem de bebek için birçok fayda sağlamaktadır. Normal doğumun anne açısından faydaları hastanede kalış süresinin az olması, fiziksel ve psikolojik olarak daha kısa iyileşme süresi , emzirmenin daha erken başlaması, gelecekteki gebelik komplikasyonlarının olasılığının düşük olması iken bebek açısandan faydaları Solunum yolu hastalıklarına yakalanma riskinin daha az olması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ,k an şekeri ve vücut ısısı regülasyonunun sağlanmasıdır.
Neden sezaryen oranı arttı?
Sezaryen oranlarının artmasında birçok faktör rol oynamaktadır. Türkiye’deki sezaryen oranlarının bu denli yüksek olmasının altında yatan sebepler; ilgili sağlık personeli tutumu, hasta talepleri, medikal ve hukuki kaygılar gibi çeşitli unsurlarla ilişkilidir. Bu faktörlerin analizi, sezaryen oranlarını azaltmaya yönelik stratejilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.