Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Rain and snow
5°
Ara
Damga Kültür Sanat Subaşızadeler okuyucuyla buluştu

Subaşızadeler okuyucuyla buluştu

2014-2019 arasında Bahçelievler Belediyesi ve İBB CHP Meclis Üyeliği yapan Mehmet Berke Merter, tarih yazarı Mümin Yıldıztaş’la birlikte, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Devlet ve Toplum Hizmetinde Bir Aile “Subaşızadeler” adlı kitabını okuyucularıyla buluşturdu. Kısa sürede 2. baskısı yapılan “Subaşızadeler” kitabıyla ilgili Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Mazideki seçkin ailelerin eğitimleri, devlet ve toplum arasındaki fonksiyonlarını tanımak gerekir. Şahsen elimizdeki bu eseri sosyal tarih araştırmalarının önemli bir bölümü olarak görüyorum” yorumunu yaptı.

Okunma Süresi: 9 dk

Başarılı bir meclis üyeliği yapan, bu günlerde dahi “önerge rekortmeni” olarak anılan M. Berke Merter’le hem yazdığı kitapları hem de meclis üyeliği döneminde yaptıklarını konuştuk. Meclis üyeliği dönemiyle ilgili, “O dönem İBB Başkanı olan merhum Kadir Topbaş'ın bile bazı önergelerimden etkilendiğini gördüm” diyen Merter, “Ekrem Başkan seçildikten sonra, İBB meclis üyeliğim döneminde önerdiğim konuların hayata geçtiğini gördüm. Ben söyledim diye mi aklın yolu bir diye mi bilemem ama fikirsel anlamda katkım olduğuna inanıyorum. Bu anlamda da hem Ekrem Başkanıma hem de CHP’ye teşekkür ediyorum. Bu amaçla önergelerimden oluşan 'İstanbul İçin Mücadele Vermek' adlı kitabımda o dönem İBB’de benim verdiğim ve şimdilerde hayata geçirilen önergelerimi yazdım. Öncesinde de ‘Başkanlık makamına’ diye bir kitap yazmıştım. Onda da tüm bu çalışmalarımı toplamıştım” ifadelerini kullandı.

Söz uçar yazı kalır

Kitap yazmaya başladığı zaman, ‘Ne yaptın ki ne yazıyorsun’ şeklinde eleştirildiğini söyleyen Merter, “Ben Türkiye’yi kurtardığım iddiasında değilim. Kendi alanımda meclis üyeliğimi aktardım. Yaptığımdan fazla bir iddiada bulunmuyorum. Bu kitaplarım bize bire bir oy veren halkımıza ve bize bu sorumluluğu veren partimize hesap vermek anlamını taşıyordu. İnsanlar neler yaptığımızı hem görsün hem de gelecekte siyasete atılacak yeni meclis üyelerine aktaracak bir tecrübe olsun istedim. Söz uçar yazı kalır mantığı ile bence herkes kendi alanında yazabilir ve yazmalı da” açıklamasında bulundu.

Almanya'da doğdum

Almanya’da doğup büyüdüğünü ve 23 yaşında kesin dönüş yaptıkları baba topraklarında, dünyanın birçok kentini gezmiş biri olarak kötü şehircilikten büyük rahatsızlık duyduğunu söyleyen Merter, “Atatürk değerlerine inanan, kadın erkek eşitliğini savunan ve ülkenin modernleşmesi gerektiğini düşünen bir aile yapımız var. Ekonomik ve gelişmişlik endeksinde ülkemizden çok daha geri olan ülkelerin şehircilikte bizde çok daha ileride olduğunu gördüm. İstanbul'a geldiğimde metro, bisiklet yolu gibi yapılar yoktu. İnanılmaz bir hava kirliliği vardı. Yeşil alanın yok denilecek kadar az ve betonlaşmış bir şehirde kendimi buldum” dedi.

Elimden geleni yaptım

İstanbul'a döndükten sonra kendisine “Sen hep şikayet eden tarafta mı olacaksın, yoksa bu durumun düzeltilmesi için elinden geleni yapacak mısın” diye sorduğunu ifade eden Merter, “Arkadaşlarım Osman Kartal ve Nebi Zenginli'nin desteği ile CHP'ye üye oldum. 4-5 yıllık üyeliğimin ardından daha aktif bir şekilde çalışmaya başladım. Bahçelievler’deydim ve en azından Meclis üyesi olup katkıda bulunayım, yurt dışında gördüğüm şehirciliği burada hayata geçirmek için elimden geleni yapayım düşüncesiyle Saffet Bulut'un belediye başkan adayı, Hüseyin Özkaraman’ın da ilçe başkanı olduğu dönemde siyaset için genç denilebilecek bir yaşta 16. sıradan meclis üyesi oldum. O  dönem partimiz Bahçelievler’de 16 meclis üyesi çıkardı. Belli bir süre izledikten sonra bir şeyler üreteyim dedim ve önergeler yazdım, konuşmalar hazırladım. İlk başlarda konuşmakta zorlansam da hem partim hem de halkın bana verdiği güven oyuna layık olmak için elimden geleni yapmalıyım diyerek çok çalıştım ve ürettim. Tabi bunlar da karşılık gördü ki bir sonraki seçimlerde Rıza Akpolat’ın ilçe başkanlığında 2. sıradan İBB Meclisi’ne seçildim. Kurultay delegesi oldum” diye konuştu.

Geçmişi araştırdım

İki dönem aktif siyaset yaptıktan sonra şimdilerde kendi işiyle ve kitaplarıyla uğraşan M. Berke Merter, “Ben elimden geleni yaptım, yapmaya da devam ediyorum. Bundan sonra aktif bir siyaset yapmayacak, siyaset yapanlara alan açarak her anlamda partimin yanında olmaya devam edeceğim” dedi. Babasının ve dedesinin anlattıklarından yola çıkarak aile geçmişini uzun yıllar amatörce açık kaynaklardan araştırmaya çalıştığını, Trakya’daki Milli Mücadele dönemine ait birçok kitap biriktirdiğini ancak belli bir noktadan sonra profesyonel bir desteğe ihtiyaç olduğunu gördüğünü ve tarihçi yazar Mümin Yıldıztaş’a ulaştığını ifade eden Merter, “Ailemin Güngören, Haznedar, Bahçelievler Merter bölgesinde bir çiftliği vardı. Hem Edirne hem de Beykoz olmak üzere 3 lokasyonda ticaret yapan, çiftlikler işleten bir aileydi. Kendisine ulaştığımda beni büyük bir samimiyetle kabul eden ve o dönem İstanbul İl Kültür Müdür Yardımcılığı da yapan Mümin Yıldıztaş’la yaklaşık 1 buçuk yıl çalıştık ve sayesinde çok güzel bir ürün çıktı. Tabi Mümin bey çok profesyonel. Dolayısı ile kitaba da akademik bir çerçeve çizdi ve daha derinlemesine araştırabildik. Benim ailemin geçmişini bulma tutkusu onun da profesyonelliği birleşince güzel bir ürün çıktı diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı.

Yeni bir projemiz var

Mümin Yıldıztaş’la yeni bir projeleri olduğunu söyleyen M. Berke Merter, halası Gülsen Bükülmez’in kendisine babasının Birinci Dünya Savaşı'nın doğu cephesi günlüklerini ve fotoğraf albümünü verdiğini söyledi. Bu kez de biraz babaanne tarafını anlatacaklarını, tarihe ışık tutacak hikayelerin olduğunu ve gündeme de uygun bir eser olacağını ve yakın tarihte yayına hazır hale geleceğini ifade etti. Merter, “İlk başta kendim için aile geçmişimi bilmek istiyordum. Sonra güzel bir kitap olabilir dedim. Devamında da diğer kitaplarım için de ifade ettiğim gibi, tecrübe aktarımı. Medeniyet kayıt tutmakla başlar. Geçmişte ne olup bittiğinin bilinmesi lazım. Subaşızadeler ulusal bazda hem Milli Mücadeleyi, hem de yerelde bir kitap. Yerel tarih ne yazık ki ülkemizde pek gelişmemiş. Bu kitap bu anlamda da Bahçelievler, Güngören, Beykoz ve Edirne tarihine bir anlamda ışık tutan bir kitap. Bundan sonra aile tarih araştırmalarına da örnek teşkil edecek. Türkiye de bu şekilde bir çok değerli aile olduğunu düşünüyorum ama nedense kitaplaştırılmamış. Bu anlamda da belki örnek olur” dedi.

MİLLİ MÜCADELEYE BÜYÜK BİR KATKI

Kitaptan öğrendiğimize göre İstanbul'un pek çok cami, çeşme, okul ve sağlık binasında imzası bulunan Subaşızadeler, aynı zamanda kuşaklar boyu hayırseverlikte yarışmışlar. Kitap bir ailenin Tanzimat döneminden günümüze uzanan hikayesini anlatsa da aslında Osmanlı’dan Cumhuriyet’e pek çok semtin, sokağın, yapının tarihiyle de okuru aydınlatıyor. 144 sayfalık kitap, Subaşızâdeler, Osmanlının son dönemlerinden Cumhuriyet Türkiye'sinin kuruluşuna ve sonrasına kadar toplum ve devletle birçok alanda entegre olmuş bir ailenin hikâyesi. Ailenin nesiller boyunca sadece bürokraside üst düzey görevler üstlenmekle kalmayıp, aynı zamanda ülkenin kurtuluş mücadelesine maddi ve manevi hiçbir katkıyı esirgemediği belgeleriyle ortaya konulmakta. Ticari ve sanayi faaliyetleriyle de ülke insanına fayda sağlama yoluna gitmişler, bıraktıkları hayır eserleriyle de adlarını ölümsüzleştirmişlerdir. Subaşızadeler, 1911 yılında başlayan Balkan Savaşları ve ardından gelen I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında, ellerindeki tüm imkân ve varlıklarıyla devletin yanında olmuştur. Örneğin, I. Dünya Savaşı’nda devlete tahsis ettikleri iki gemi, düşman donanması tarafından batırılmış.

HEM İSTANBUL'DA HEM DE TRAKYA'DA

Aile üyelerinden bir kısmı, İstanbul'da yeraltı gruplarında Ankara’ya lojistik destek ve insan kaynağı sağlamakla meşgul olurken, aileden Ahmet Muhtar Merter (Merter semtinin kurucusu), Trakya’daki Millî Mücadele faaliyetlerinde aktif olarak yer almış, hatta 114 kişilik bir milis teşkilatı kurmuş.Yine Subaşı ailesinden Ahmet Merter’in kız kardeşi Naile Vesile Sağlam’ı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulan tüm hayırsever kuruluşlarda aktif olarak görüyoruz. Eşi Tevfik Sağlam ise İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü yapmış olmasının yanı sıra, ülke çapında yayılan Verem Savaş Dernekleri ve dispanserleri kurarak tarihe geçecek önemli bir hizmete imza atmıştır. Ayrıca, Tevfik Sağlam Paşa’nın I. Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi'nde on binlerce asker ve sivilin hayatına mal olan tifo salgını için geliştirdiği aşı sayesinde 3. Ordu’nun Ruslara karşı dimdik ayakta kalmasını sağlaması, kurucusu olduğu Verem Savaş Derneği ile açıkları dispanserler tarihe not düşülmesi gereken önemli bir ayrıntıdır. Ailenin, zamanında Atatürk dahil birçok üst düzey devlet adamı ile de yakın ilişkileri de mevcut. Ve Naile Hanım tüm varlığını bu cemiyete bağışlamıştır

BEYKOZ'DAKİ KİRAZLI ÇİFTLİĞİ

Milli Mücadeleye destek için Anadolu'ya gizlice silah sevkiyatı yapılan Özbekler Tekkesi kadar önemli iki adres daha varmış. O dönemler Beykoz’daki Kirazlı Çiftliği, Subaşızâde Hacı Mustafa Bey ile kardeşi Hacı Ali Bey tarafından; Bahçelievler tarafındaki Haznedar Çiftliği ise yeğenleri Hüseyin Hüsnü Bey tarafından işletiliyormuş ve bu iki çiftlik de o yıllarda hem milislerin gizli buluşma adresleri olmuş hem de silah sevkiyatı buradan da Anadolu'ya yapılmış. Hacı Ali Bey yine savaş yıllarında kardeşi Hacı Mustafa Bey ile birlikte Hilal-i Ahmer’e (Kızılay’a) destek olmuş ve bu maddi desteklerin yanında pek çok hayır işlerinde isimleri öne çıkmış. Öyle ki Hacı Ali Bey’in ismi Beykoz’da Hacı Ali Bey Sokağı’nda hala yaşatılıyor. Yaptırdığı çeşmeler ve camileri ise bugün de ayakta. Yine aileden 1891 doğumlu olan üçüncü kuşaktan Ahmet Muhtar Merter’in ismi ise kaynaklarda Trakya’nın kurtuluşu üzerine yazılan eserlerde “Ahırköylü Ahmet Bey” olarak geçiyor. Trakya Paşaeli Cemiyeti’nin önde gelen liderlerinden olan Ahırköylü Ahmet Bey 114 kişilik bir Milis teşkilatı kurmuş ve milislerin yeme içmelerinden silahlarının teminine kadar her ihtiyaçları ile doğrudan ilgilenmiş. Daha sonra ise İstanbul’a gelip yerleşmiş. Öyle ki Ahırköylü Ahmet Bey’e, bu bölgedeki yararlılık ve mertliklerine binaen “Mert-er” soyadının bizzat Atatürk tarafından verildiği Merter soyadının bugün tekstilin başkenti olan bir semtle dünyaya nam saldığını söylemek mümkün. Yine soyadı kanununu çıktığı 1934 yılında ailenin diğer üyelerinin ise Subaşı soyadı aldığı bilgisi kitapta yer alıyor.

TARİH ARAŞTIRMALARI İÇİN ÖNEMLİ BİR ESER

Eserde, aileye mensup kişilerin yaşam hikâyeleri ile devlet ve toplum hizmetindeki faaliyetleri, arşiv belgeleri, dönem gazeteleri ve hatıratlar üzerinde yapılan titiz çalışmaların neticesinde ortaya konmuştur. Kitaba takdim yazısı yazan Prof. İlber Ortaylı’nın ifadesiyle, eser “sosyal tarih araştırmaları için önemli bir bölümdür.” Eserin “Son Sözünü ise Subaşı ailesinin günümüz temsilcilerinden, psikiyatrist ve psikoterapist, Nefs İlmi ekolünün kurucusu Prof. Dr. Mustafa Merter kaleme almış. Subaşızadeler Osmanlı Devleti'nin son 50-60 yılından itibaren gerek devlet hizmetinde gerekse toplum hizmetinde oldukça önemli bir ailedir fakat maalesef bu çalışmaya kadar söz konusu aile bazı hatıralarda yer verilen birkaç cümleden ibaret kalmıştır. Bu araştırma neticesinde Subaşızadelerin bugün İstanbul'un en önemli ilçeleri arasında yer alan Beykoz, Güngören, Bahçelievler ve Bakırköy Ün coğrafyasını ve tarihine resmen imza attıkları gibi ulusal tarihimizde de çok kıymetli yerlerinin olduğu ortaya çıkmış bulunmaktadır. Beykoz'da Beykoz Dalyanı, Kirazlı Çiftliği, Yalıköy ve Tepeköy, Hacı Ali Bey camileri, Beykoz Verem Savaş Dispanseri, Savaşçı suyu Beykoz hanesi, Naile ve Sire ve Hacı Ali Bey çeşmeleri, Subaşı suyu ve aileden 2 kişi arasında Hacı Ali Bey Sokağı, Hüseyin Subaşı Sokağı. Her şeyden öte ailenin milli mücadelede Trakya ve İstanbul'da ortaya koyduğu eşsiz hizmetler. Örneğin İstanbul'dan Anadolu'ya cephane, asker ve yetişmiş insan gücü sevkiyatı dendiğinde Üsküdar'daki Özbekler Tekkesi gündeme gelir. Oysa Beykoz'da Subaşıların sahip olduğu Kirazlı Çiftliği, Mustafa Bey Çiftliği bir o kadar aynı hizmeti ifa etmiş. Anadolu'ya silah sevkiyatında, Milis kuvvetlerinin saklanmasında, üst düzey görüşmelerin yapılmasında, gizli grupların organizasyonunda bir üst vazifesi görmüş.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *