Kadın Partisi Genel Başkanı Fatma Benal Yazgan, “8 Mart tüm kadınlar ve kız çocukları için hak, eşitlik ve güçlendirme talep ettiğimiz gündür” sloganı ile Kadıköy İskele meydanında basın açıklaması yaptı. Yazgan, “Aile kurumunun öneminin vurgulanması, aile içindeki birlik ve beraberliğin korunması, mevcut riskler karşısında ailenin topyekûn desteklenmesi amacıyla 2025 yılı, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Aile Yılı” olarak ilan edilmişti.
Korunması istenen ailenin, geleneksel değerlerin hâkim olduğu ataerkil aile olduğunu apaçık ortadadır. Otoriter, muhafazakâr iktidarların kullandığı popülist politikaların en önemli örneklerinden biri ailenin korunmasıdır. Neoliberalizmin ihtiyaçlarına da son derece uygun şekilde sosyal haklarından soyutlanan insanlar, eve kapatılmak istenen kadınların bakımına terk edilmek isteniyor” dedi.
Boşanmalar arttı
“Son yıllarda mevcut ekonomik koşulların olumsuz etkileri nedeniyle aileler perişan haldedir. Ekonomik nedenlerle, evlenme sayıları düşerken boşanmalarda ise kayda değer bir artış olmuş hatta evine, çocuklarına yeterince imkan sağlayamadığı için intihar edenler olmuştur” diyen Yazgan, “Giderek zorlaşan ekonomik yapı, kadınların çalışma hayatında yaşadığı zorlukların artmasına, neden olmuştur. Ayrıca, kadına yönelik ve ev içi şiddet artarak devam etmektedir. Ülkemizde toplumsal cinsiyete dayalı kadına yönelik şiddet uzun süredir önemli bir sorun olmakla birlikte, hükümet İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı almış, sonrasında ailenin korunması odaklı bir şiddetle mücadele planı uygulamaya başlamıştır. Sözleşmeden çekilmenin ve ailenin korunması politikasının kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisi ise veri paylaşımının doğruluğu şüphelidir. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin veri toplamalı ve paylaşmalı, kadınların haklarını elinden alan düzenlemeler yerine kadına yönelik şiddetle daha etkili bir şekilde mücadele edilmelidir” ifadelerini kullandı.
Talepler sıralandı
İstanbul Sözleşmesinden bir imza ile bir gecede vazgeçen iktidarlardan talepleri olduğunu belirten Yazgan, “Kadınların, politik, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlar başta olmak üzere bütün alanlarda, erkeklerle eşit olarak insan hakları ve temel özgürlüklerden yararlanmaları ve bu hakları kullanmaları sağlanmalıdır. Kadınların, devletin her kademesinde, özellikle karar mekanizmaları içinde görev alması, kamu hizmetinin hazırlanması ve uygulanmasına katılması gereli tedbirler alınmalıdır. Kreş hasta, engelli ve yaşlı bakım hizmetlerinin profesyonelce sunulacağı bakım merkezleri yaygınlaştırılmalıdır. Kreş ve bakım evi hizmetlerinden yararlanamayanlar için, bu hizmetleri dışarıdan karşılanarak günün şartlarına uygun ekonomik destek sağlanmalıdır. Kadın ve erkekler eşit işe eşit ücretle çalıştırılmaları için gerekli önemler alınmalıdır. Evlilik ve analık sebebiyle kadınlara karşı yapılan olumsuz ayrımın önlenmesi ve etkin çalışma hakkının sağlanması için yasal düzenleme yapılmalıdır. Doğum sonrası ücretli annelik izninin süresi 1 yıla çıkarılmalıdır” dedi.
Mücadele sürecek
İktidara çağrısını sürdüren Yazgan, “Doğum sonrası yarım zamanlı çalışma hakkının bitiminden çocuk ilkokula başlayıncaya kadar yarım gün çalışabilme hakkı getirilmelidir. Bunun için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ücretsiz doğum iznine ayrılan annelerin emekliliğine etki eden keseneklerin tamamı kurumca ödenmelidir. Kadın çalışanların işyerlerinde maruz kaldığı psikolojik ve fiziki tacizin önlenebilmesi için kurumların disiplin yönetmeliklerinde caydırıcı hükümlere yer verilmelidir. Bu taleplerin birinin bile hayata geçirilmeyeceğinin bilinci olarak İstanbul sözleşmesi tekrar hayata geçirilmelidir. Her evde bir temsilcimiz, her yürekte bir umudumuz var. Sesimizi kısamazsınız. Doğruları söylemeye, haklı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Umudumuzu asla kaybetmeyeceğiz. Çünkü kadın varsa, umut var” diye konuştu.