Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
9°
Ara
Damga Genel Ben bu savaşı kazanacağım!

Ben bu savaşı kazanacağım!

Kastamonu'da konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanlığı aday adaylığına ilişkin net mesajlar verdi. İmamoğlu, “Namus şeref sözü veriyorum ki ben bu savaşı kazanacağım” dedi

Okunma Süresi: 7 dk

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı olan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “maraton” olarak nitelediği yolculuğunu Kastamonu ile devam ettirdi. İmamoğlu’nun şehirdeki ilk adresi, ev iftarı oldu. Her ikisi de diş hekimi olan Elif-Enis Nuhoğlu çiftinin evine CHP Parti Meclisi üyesi Hikmet Erbilgin, eşi Senem Erbilgin, Kastamonu Belediye Başkanı Hasan Baltacı, eşi Güneş Demirkıran Baltacı ve CHP Kastamonu İl Başkanı Dilek İlke Karabacak’la birlikte konuk olan İmamoğlu, iftarın ardından Kuzeykent Kapalı Pazar Yeri’nde Amasya, Bartın, Çankırı, Çorum, Karabük, Sinop ve Zonguldak illerinden gelen CHP’lilerle ve vatandaşlarla buluştu. CHP Genel Başkan Yardımcıları İlhan Uzgel, Murat Bakan, Sevgi Kılıç, Ensar Aytekin ve Deniz Yavuzyılmaz da Kastamonu buluşmasında İmamoğlu’na destek verdi. Coşkulu buluşmada, sırasıyla; Kastamonu Belediye Başkanı Hasan Baltacı, CHP Kastamonu İl Başkanı Dilek İlke Karabacak ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.

Diploma tepkisi

CHP’nin ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu; Ege, İç Anadolu ve Akdeniz illerinin ardından, bu kez de Karadeniz’de vatandaşlarla buluştu. Kastamonu’da konuşan İmamoğlu, diploması gerekçe gösterilerek yapılan hukuksuz süreç üzerinden çarpıcı mesajlar verdi: “Haksız, hukuksuz bir biçimde, hiç ilgisi olmayan, alakası olmayan bir biçimde savcılık devreye giriyor. Bu süreçte, daha önce 2020 yılında diplomamı sorgulayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne, fakültem tarafından, ‘İmamoğlu'nun yatay geçişi her yönüyle uygundur’ raporu verilmişti. 2020’de bu raporu veren Dekan Prof. Dr. Kamil Ahmet Köse'ye öyle baskı yaptılar, öyle canından bezdirdiler ki; yılların bilim insanı, bugün istifa etmek zorunda kaldı. Dertleri ne? Ekrem'in diplomasını iptal ettirecekler. Bakın; bu kötülük, bu kötü akıl, Cumhurbaşkanı’nın ürettiği korku iklimi; düzgün, namuslu insanlara yüklediği yükün karşılığıdır. Yılların bilim insanına bile bunu yaptırdılar. Allah sizi ıslah etsin. Nasıl bir hainlikle, nasıl bir kötülükle, milletine düşman nasıl bir akılla karşı karşıya olduğumuzu iyi anlayacağız. Yani İmamoğlu aleyhine karar vermeyen herkesi, yok etme sürecini yaşatıyorlar bu ülkeye.”

İnkar mı edeceksin!

İstanbul Üniversitesi'ne seslenen İmamoğlu “Sayın İstanbul Üniversitesi Rektörü, 572 yıllık kadim üniversitenin Sayın Rektörü, 7 Ekim 2024’te, bir rapor imzalayıp, gönderdin. Bu raporu, 4 ay önce hazırladın. Bu raporda, ‘Ekrem İmamoğlu için, 1990 yılındaki geçiş şartlarını karşılamıştır’ dedin. Bakın böyle bir zulmü, hiçbir daim bu ülke görmedi. 4 ay önce bu raporu hazırladın. Bu raporda, 17. Maddede, ‘O şartları İmamoğlu yerine getirmiştir’ dedin. Şimdi imzanla yazdığın bu raporu hep takip edeceğim. Saat saat takip edeceğim. Arkadaşlarımla üniversitede, fakültede bu süreci takip ettireceğim. 572 yıllık bir üniversitenin rektörü, bir profesör, bir bilim insanı olarak, yazdığın bu raporu bakalım inkar mı edeceksin?” diye sordu.

Sessiz mi kalacaksın?

Rektöre seslenmeyi sürdüren İmamoğlu,  “Kime gönderdikleri bile gizli. Senden bu raporu kim istedi? Bunu mutlaka açıklamalısın.  Bu notu kime gönderdiğini söyleyeceksin. Söylemediğin zaman, değerli rektör, sayın rektör, biz onu tahmin edebiliriz. Ama etmeyeceğim. Sizden açıklamanızı bekleyeceğim. Bu rapora rağmen; bile isteye bakalım, kul hakkına girerek, yasaları ihlal ederek, yani suç işleyerek, şu emanet gibi, anamın ak sütü gibi helal diplomamı bakalım iptal ettirecek misin? 572 yıllık üniversitenin rektörü, bir tıp doktorusunuz. Yemin ederek göreve başlıyorsunuz. Hipokrat yemini. Ant içiyorsun, namus sözü veriyorsun. Şimdi; bizzat imzanla hazırladığın bu raporda dahi, beni haklı gördüğün ortada. Peki bana karşı apaçık kasıtlı, kötülük ve suistimal yapılırken, fakültende dekan istifa etmek zorunda kalırken, buna sessiz mi kalacaksın? Bu şekilde davranırsan, on binlerce öğrencinin, üniversitendeki öğrencilerin, bugüne kadar yüz binlerce mezunun hakkını sen nasıl koruyabilirsin? Rektör olarak kalmak için, bir koltuk uğruna yeminini mi çiğneyeceksin? Mübarek Ramazan ayında buradan söylüyorum: Kul hakkı yenmesine müsaade mi edeceksin? Saklanarak, kaçarak, konuşmayarak bu vebalden kurtulamazsın. Ve buradan Sayın Erdoğan'ın yol arkadaşı Rektör Bey'in şahsında, bütün bu sürecin içinde olan, bütün bu hukuksuzluklara imza atanlara sesleniyorum: Bu hukuksuzlukları yapıp, eşinizin, çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız. Okula yolladığınız evlatlarınızın, torunlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız? 19 yaşında bir delikanlının üniversiteye geçiş yaptı diye, 35 sene sonra geçişini iptal edip, hukuksuz bir biçimde diplomasını elinden alırsanız, bu ülkeye bu süreci nasıl anlatacaksınız?” diye sordu.

Namus sözü

“Namus sözü veriyorum diyen İmamoğlu şöyle konuştu; “Ben, Ekrem İmamoğlu. Namusu için yaşayan, şerefi için yaşayan, bu ülkenin milletine hizmet etmek için ant içmiş olan, ben Ekrem İmamoğlu. Namus ve şeref sözü veriyorum ki; ben bu savaşı kazanacağım. Bu savaşı kazanacağım. Bu savaşı kazanacağım. Allah şahit, buradan söylüyorum. Bu savaşı bana değil, milletin iradesini açan bu akla karşı kazanacağım. Söz veriyorum; öyle de kazanacağım, böyle de kazanacağım. Hodri meydan, hodri meydan. Söz veriyorum; Allah bana ne kadar ömür verirse, namuslu, şerefli, haysiyetli, onurlu duranların, ahlaklı olanların, ben, bu kardeşiniz, bu hemşehriniz, o insanların hep yanında duracağım. Aslanlar gibi onları savunacağım, aslanlar gibi. Bu mübarek Ramazan ayında, bu kadim ve güzel şehrimiz Kastamonu'dan söylüyorum; ama asıl mahkeme-i kübra’da sizlerle kul hakkı üzerinden hesaplaşacağım. Hesaplaşacağım sizlerle. Unutulmasın; Sultan Süleyman'a kalmadı bu dünya, Sultan Süleyman'a. Size mi kalacak zannediyorsunuz, bre gafiller? size mi kalacak zannediyorsunuz? Ne yaparlarsa yapsınlar, savcıları koşsun, yazıları başlarına alsınlar kendileri götürsünler, orayı sıkıştırsınlar, burayı sıkıştırsınlar, 5 dava değil 25 dava açsınlar; o sandık kurulacak, o sandık kurulacak.”

Koltukları sallanıyor

“Ramazan’da hepimiz; sevgiyi, merhameti, bereketi paylaşıp çoğaltmanın peşindeyiz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:  “Ama aklında kötülük olanların, hak, hukuk tanımayanların derdi başka. Onlar, zalimliklerini büyütmenin derdinde. Çünkü, kurdukları israf ve istibdat düzeni, ancak zalimlikle ayakta kalabilir. Zulümlerin en büyüğünü, bugünkü ekonomik şartlar nedeniyle vatandaşlarımız yaşıyor. İşçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin eline geçen para, ekonomiyi yönetemeyen iktidarın vatandaşa zulmüdür.  İktidarın birilerini zengin edip, bunun yükünü milyonlarca dar gelirli vatandaşın üstüne bindirmesi, zalimliğin daniskasıdır. Zalimler, millet elindekiyle yetinsin isterler. Çünkü, millet hakkını talep etmeye başlarsa, zalimler koltuklarında oturamazlar. Ama o devir kapandı. Milletimiz artık hakkını almayı talep ediyor, zalimlerin koltukları sallanıyor.”

RAKİBİM ERDOĞAN!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinin rakibi olduğunu anlatan İmamoğlu, “Kastamonu; İnebolu’dan Ankara’ya uzanan İstiklal Yolu’nun ilk durağıdır. Biz, Kurtuluş Savaşımızı İnebolu sahillerinden Ankara’ya, oradan cephelere kağnılarla taşınan cephaneler sayesinde kazandık. O kağnıların başındaki cefakar kadınlar ve erkekler, bu memleketin istiklali ve ikbali için birdiler, bütündüler. O birlik ve kardeşlik duygusu sayesinde, bugün özgür bir ülkede yaşayabiliyoruz. Sizin çok güzel bir sözünüz var. Diyorsunuz ki; ‘Pazar kurulur, oyun bozulur.’ Pazarı kurduk; oyununuzu da bozacağız. Şart olsun bozacağız, şart olsun! Bakın; kazandığım bütün seçimlerde herkes bana dedi ki, ‘Rakibini biliyor musun?’ ‘Biliyorum’ dedim. Açın, televizyonlara bakın. E rakibiniz, şu, bu İstanbul seçimleri falan; ‘Yok’ dedim, ‘Ben rakibimi biliyorum. Onlar rakip değil.’ Sonra beni haklı çıkardılar. Hem 2019’un iki seçiminde hem 2024’ün seçiminde, ‘Hepiniz bir, ben tek’ dedim. ‘Gelin, gelin, gelin’ dedim. Geldiler. Gördüler. Millet onlara bir demokrasi daha vurdu ve gittiler. Karşımdaki rakibin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu biliyordum” ifadelerini kullandı. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *